Yahya Düzenli
duzenliyahya@gmail.com
Geçtiğimiz hafta yazdığımız yazıda “İçinde Trabzon olmayan Trabzon Etkinlikleri” başlığıyla Büyükşehirlerde düzenlenen “Trabzon Günleri”ni konu etmiştik. Ankara’daki 6. Trabzon etkinliklerini gördükten sonra yazımızın ikinci bir yoruma ihtiyacı olduğunu hissederek, gerçekten “İçinde Trabzon’dan başka her şey olan etkinlikler” demek zorunda kalıyoruz.
Etkinliklerin “hâmisi” oldukları belli olan başta mevcut Çevre ve Şehircilik Bakanı ile eski Bayındırlık ve İskân Bakanı’nın ne kadar “Trabzonlu” veya ne kadar Trabzon’un tarihsel derinliğiyle, değerleriyle ilgili oldukları şüphelidir. Şüphelidir çünkü; Ankara’daki etkinliklerde sergilenen “malzeme”ler ve “eşya”ların haricinde Trabzon’un tarih, medeniyet, kültür, sanat ve ‘tarihsel şehir’ profilinin yansıdığı hiçbir şeyin olmaması, bu “Sayın Bakan”ların “neye destek olduklarının da “farkında olmadıkları”nı gösteriyor diye düşünüyorum. Veyahut da tam aksine onların Trabzon’u böyle görmek istedikleri/gördükleri sonucuna varıyorum.
Bir kere “belli bir zihin yapısı”nın ürünü olduğu anlaşılan etkinliklerin girişinde sergilenen bazı sözler ve cümlelerin de ne kadar Trabzon’a ait olduğu “tartışmasız!” Geçen yıl Nazım Hikmet’in, bu yıl da Bülent Ecevit’in “dize”leriyle süslenen bilbord koridoru… Trabzon’lu olan veya olmayan Trabzon’dan geçmiş, Trabzon’da sanat ve edebiyat eserleri vermiş şahsiyetlerin yok sayıldığını görüyoruz.
Buna rağmen Nazım Hikmet ve Bülent Ecevit’in ısrarla öne çıkarılmasının sebebi ne ola ki? Bu zevatın Trabzon’la ilgileri nedir? Veya neleri Trabzon’u çağrıştırıyor? Ayrıca, şairliğini bu etkinlik bilbordlarındaki “dize”lerinden öğrendiğimiz müteşairler de bilinçlice seçilmiş zannediyoruz…
Popüler müzik ve show’lardan başka özelliği olmayan kimi gösteri adamlarının ayrı ve özel bir mekânda “imtiyazlı” olarak konser ve sunumları da ayrı bir konu… Bu iki zevatın “kültür ve aidiyet” olarak ne kadar Trabzon’lu oldukları, Trabzon’un “değer” ve “şahsiyet”iyle ne kadar örtüştükleri tartışmalıdır. “Trabzon ve etkinlik” deyince niçin özellikle bu iki isim sunuluyor. Halbuki Trabzon deyince akla birçok uluslar arası isim geliyor. Niçin Trabzon deyince “popüler kültürün unsurları”na bu kadar önem gösteriliyor? Trabzon’la ilgili hiç mi popüler kültürün dışında sanata ve kültürün asliyetine ilişkin çalışmalar gerçekleştirmiş isim yok? Halen yaşayan önemli uluslararası isimler var. Onlar niçin çağrılmaz bilemeyiz.
“Gürültüye getirilen” ve içinde gürültüden başka bir şey olmayan sözkonusu etkinliklerde Bakan, Milletvekili, Siyasetçi ve Belediye Başkanları’nı açılışta “konuşturdunuz” ve birkaç pirinç plaket verdiniz mi iş bitiyor. Yapay da olsa kendilerine gösterilen ilgi ve itibardan kaynaklanan “sahiplik” ve “mülkiyetçilik”le sayın siyasîler tatmin oluyor, organizatörler de herhalde “ticarî başarıları”yla seviniyorlardır. Tabii Trabzon da içinde “kendisi olmayan” bu etkinliklere mecbur hatta mahkûm ediliyor.
Etkinliklerde ısrarla Trabzon’a ait bir şeyler ararken zorlanıyorsunuz. Veya bizim “Trabzon’dan anladığımız”, Trabzon’da görmek istediğimiz bunlar değil.
Bu etkinliklerde Trabzon’a ait olan tek şey: Etkinliğin başında gösterilen, onu da Rusların 1916’da Trabzon’u işgallerinde 94 yıl önce çektikleri görüntüler… Gerçek olan tek sahne bu… Gerisi tamamen kenar süsü….
Öyle zannediyoruz ki, bu etkinlikler bahane edilerek Trabzon kullanılıyor… Trabzon, etkinliklerin garnitürü… Esas menü: Trabzon’un ait olmadığı bir ideolojik sergileme ve çıkar kaygısı…
Etkinlikler kapsamında yapılan paneller de rastgele üst üste yığılmış kaotik konu ve konuşmacılardan ibaret. Meselâ; “Osmanlıdan Cumhuriyete Trabzon” konusunda 4 konuşmacı var. Süre 45 dakika. Yâni her konuşmacı 10 dakikada Trabzon’un Osmanlı’dan Cumhuriyete serüvenini ‘kerametleriyle’ ortaya koyacaklar (!) Bir başka gün ise 1 konuşmacı var ve süre de 60 dakika. Bu ne garabettir anlaşılır değil! Bu hem konuya, hem konuşmacılara hem de Trabzon’a yapılan saygısızlık olsa gerek…
Anlaşılan birileri “alışverişte görsün” mantığıyla düzenlenmiş etkinlik parçaları…
Unutmadan fark ettiğimiz bir şeyi de söyleyelim: Etkinliklere her yıl aynı kişileri getirmek de adet olmuş. Trabzon’un kültürel çeşitliliğine yakışmayan bir kolaj. Ayrıca “Maçkalı”lara özel bir yer verildiğini de vurgulayalım…
Etkinliklerde neler mi yok?
Tek kelimeyle Trabzon yok! Tarihiyle, şehriyle, şahsiyetleriyle, kültür-sanat-edebiyat adamlarıyla Trabzon yok!
Defileler yapmaya gelince yapılır ama Trabzon’un saklı “kültür defineleri”ne yer yok!
Abartıyor muyuz? Veya herkesin gördüğü Trabzon’u biz mi göremiyoruz?
Peki, Ankara’da veya başka büyükşehirlerde yaşayan ve bu tür etkinliklere katılan Trabzon’lu çocukların zihinlerine düşen “iz” ne olacak? Yağ-peynir, hamsi kokuları, kolbastı ve bilûmum gürültü efektleri…
Destek veren yeni ve eski bakanlar, Siyasîler, Belediye başkanları hâmisi olmakla öğündükleri Trabzon Etkinliklerine verdikleri değeri gözdengeçirseler iyi ederler! Tabii Trabzon-Tarih-Şehir-Medeniyet diye bir dertleri varsa !
Etkinliklerde sadece “adı” bulunan Trabzon Büyükşehirlerde böyle sergilenmemeliydi, sergilenmemelidir!
duzenliyahya@gmail.com
Geçtiğimiz hafta yazdığımız yazıda “İçinde Trabzon olmayan Trabzon Etkinlikleri” başlığıyla Büyükşehirlerde düzenlenen “Trabzon Günleri”ni konu etmiştik. Ankara’daki 6. Trabzon etkinliklerini gördükten sonra yazımızın ikinci bir yoruma ihtiyacı olduğunu hissederek, gerçekten “İçinde Trabzon’dan başka her şey olan etkinlikler” demek zorunda kalıyoruz.
Etkinliklerin “hâmisi” oldukları belli olan başta mevcut Çevre ve Şehircilik Bakanı ile eski Bayındırlık ve İskân Bakanı’nın ne kadar “Trabzonlu” veya ne kadar Trabzon’un tarihsel derinliğiyle, değerleriyle ilgili oldukları şüphelidir. Şüphelidir çünkü; Ankara’daki etkinliklerde sergilenen “malzeme”ler ve “eşya”ların haricinde Trabzon’un tarih, medeniyet, kültür, sanat ve ‘tarihsel şehir’ profilinin yansıdığı hiçbir şeyin olmaması, bu “Sayın Bakan”ların “neye destek olduklarının da “farkında olmadıkları”nı gösteriyor diye düşünüyorum. Veyahut da tam aksine onların Trabzon’u böyle görmek istedikleri/gördükleri sonucuna varıyorum.
Bir kere “belli bir zihin yapısı”nın ürünü olduğu anlaşılan etkinliklerin girişinde sergilenen bazı sözler ve cümlelerin de ne kadar Trabzon’a ait olduğu “tartışmasız!” Geçen yıl Nazım Hikmet’in, bu yıl da Bülent Ecevit’in “dize”leriyle süslenen bilbord koridoru… Trabzon’lu olan veya olmayan Trabzon’dan geçmiş, Trabzon’da sanat ve edebiyat eserleri vermiş şahsiyetlerin yok sayıldığını görüyoruz.
Buna rağmen Nazım Hikmet ve Bülent Ecevit’in ısrarla öne çıkarılmasının sebebi ne ola ki? Bu zevatın Trabzon’la ilgileri nedir? Veya neleri Trabzon’u çağrıştırıyor? Ayrıca, şairliğini bu etkinlik bilbordlarındaki “dize”lerinden öğrendiğimiz müteşairler de bilinçlice seçilmiş zannediyoruz…
Popüler müzik ve show’lardan başka özelliği olmayan kimi gösteri adamlarının ayrı ve özel bir mekânda “imtiyazlı” olarak konser ve sunumları da ayrı bir konu… Bu iki zevatın “kültür ve aidiyet” olarak ne kadar Trabzon’lu oldukları, Trabzon’un “değer” ve “şahsiyet”iyle ne kadar örtüştükleri tartışmalıdır. “Trabzon ve etkinlik” deyince niçin özellikle bu iki isim sunuluyor. Halbuki Trabzon deyince akla birçok uluslar arası isim geliyor. Niçin Trabzon deyince “popüler kültürün unsurları”na bu kadar önem gösteriliyor? Trabzon’la ilgili hiç mi popüler kültürün dışında sanata ve kültürün asliyetine ilişkin çalışmalar gerçekleştirmiş isim yok? Halen yaşayan önemli uluslararası isimler var. Onlar niçin çağrılmaz bilemeyiz.
“Gürültüye getirilen” ve içinde gürültüden başka bir şey olmayan sözkonusu etkinliklerde Bakan, Milletvekili, Siyasetçi ve Belediye Başkanları’nı açılışta “konuşturdunuz” ve birkaç pirinç plaket verdiniz mi iş bitiyor. Yapay da olsa kendilerine gösterilen ilgi ve itibardan kaynaklanan “sahiplik” ve “mülkiyetçilik”le sayın siyasîler tatmin oluyor, organizatörler de herhalde “ticarî başarıları”yla seviniyorlardır. Tabii Trabzon da içinde “kendisi olmayan” bu etkinliklere mecbur hatta mahkûm ediliyor.
Etkinliklerde ısrarla Trabzon’a ait bir şeyler ararken zorlanıyorsunuz. Veya bizim “Trabzon’dan anladığımız”, Trabzon’da görmek istediğimiz bunlar değil.
Bu etkinliklerde Trabzon’a ait olan tek şey: Etkinliğin başında gösterilen, onu da Rusların 1916’da Trabzon’u işgallerinde 94 yıl önce çektikleri görüntüler… Gerçek olan tek sahne bu… Gerisi tamamen kenar süsü….
Öyle zannediyoruz ki, bu etkinlikler bahane edilerek Trabzon kullanılıyor… Trabzon, etkinliklerin garnitürü… Esas menü: Trabzon’un ait olmadığı bir ideolojik sergileme ve çıkar kaygısı…
Etkinlikler kapsamında yapılan paneller de rastgele üst üste yığılmış kaotik konu ve konuşmacılardan ibaret. Meselâ; “Osmanlıdan Cumhuriyete Trabzon” konusunda 4 konuşmacı var. Süre 45 dakika. Yâni her konuşmacı 10 dakikada Trabzon’un Osmanlı’dan Cumhuriyete serüvenini ‘kerametleriyle’ ortaya koyacaklar (!) Bir başka gün ise 1 konuşmacı var ve süre de 60 dakika. Bu ne garabettir anlaşılır değil! Bu hem konuya, hem konuşmacılara hem de Trabzon’a yapılan saygısızlık olsa gerek…
Anlaşılan birileri “alışverişte görsün” mantığıyla düzenlenmiş etkinlik parçaları…
Unutmadan fark ettiğimiz bir şeyi de söyleyelim: Etkinliklere her yıl aynı kişileri getirmek de adet olmuş. Trabzon’un kültürel çeşitliliğine yakışmayan bir kolaj. Ayrıca “Maçkalı”lara özel bir yer verildiğini de vurgulayalım…
Etkinliklerde neler mi yok?
Tek kelimeyle Trabzon yok! Tarihiyle, şehriyle, şahsiyetleriyle, kültür-sanat-edebiyat adamlarıyla Trabzon yok!
Defileler yapmaya gelince yapılır ama Trabzon’un saklı “kültür defineleri”ne yer yok!
Abartıyor muyuz? Veya herkesin gördüğü Trabzon’u biz mi göremiyoruz?
Peki, Ankara’da veya başka büyükşehirlerde yaşayan ve bu tür etkinliklere katılan Trabzon’lu çocukların zihinlerine düşen “iz” ne olacak? Yağ-peynir, hamsi kokuları, kolbastı ve bilûmum gürültü efektleri…
Destek veren yeni ve eski bakanlar, Siyasîler, Belediye başkanları hâmisi olmakla öğündükleri Trabzon Etkinliklerine verdikleri değeri gözdengeçirseler iyi ederler! Tabii Trabzon-Tarih-Şehir-Medeniyet diye bir dertleri varsa !
Etkinliklerde sadece “adı” bulunan Trabzon Büyükşehirlerde böyle sergilenmemeliydi, sergilenmemelidir!
(Günebakış, 29 Şubat 2012)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder