8 Mayıs 2012 Salı

"MALATYA'DA VALİ VAR !" -şehir ve kitap üzerine-

Yahya Düzenli
duzenliyahya@gmail.com

Sanayi devriminin ortayı çıkışı sonrasında meydana gelen teknolojik gelişmeler beraberinde birçok gelişmeyi tetiklerken, birçok düşünce adamının endişelenmesine de yol açmıştı. Endişelerinin sebebi; açılan bu sürecin insanın makinanın esaretine gireceği, kendi icadı önünde düşeceği mahkûmiyet ve hayatın giderek gayr-i insanî bir hale geleceği yönündeydi. Nitekim 20. Yüzyıl ‘makine çağı’ bu düşünürlerimizin endişelerinde haklı olduklarını gösterecek bir yol açtı. 21. Yüzyılda ise hızla değişen dünya ve yükselen ‘dijital çağ’ olağandışı bir hızla insanı ve hayatı öylesine etki altına aldı ki, düşünce adamlarının ufuklarını aşan gelişmelere şahit olmaları karşısında dijital bir dünya, dijital bir hayat ve neredeyse ‘dijital insan’la karşı karşıya geldik.

Hayatımız öylesine dijital bir istilâya uğradı ki, şehirlerimiz, mekânlarımız, her şeyimiz dijitalleşti. En vahim olanı da dijital koşu ve “kitaplarımızın dijitalleşmesi”. Ne yazık ki okullarımızda pilot uygulaması başlatılan “tablet kitap”ların eğitim kalitesinin göstergesi olduğuna siyasilerin vurgu yaptığını görünce ürperiyoruz! Bu istilâya karşı neler yapılabilir, nasıl karşı konulabilir? Biz işin “kitap” boyutunu söz konusu ederek söyleyelim ki; her türlü araçla mücadeleye devam etmek gerekiyor.

Kitabın hayatımızdan çekilmemesi için yapılması gereken çok şey var. Öncelikle Şehir yöneticilerimizin “kitaba sahip çıkması” gerekiyor. Vali ve Belediye Başkanlarımız şehirlerinin geleceği adına “marka şehir” boş lakırdılarını, gereksiz festivalleri bırakıp “Kitaplı şehir” ve “şehirli kitap” konusunda epeyce kafa yormaları gerekiyor.

 Biz de geçtiğimiz günlerde, bu yönde atılan önemli bir adıma şahit olduk. Malatya Valisi kadîm dostum, hemşehrim Doç. Dr. Ulvi Saran’ın ev sahipliğinde 1-6 Mayıs tarihleri arasında Malatya’da düzenlenen muhteşem Kitap Fuarı, “chip”e karşı “kitab”ın bir kez daha üstünlüğünü ortaya koyuyordu.

Malatya okumuyor, Malatya meydan okuyor…

Vali Ulvi Saran’ın bir misyoner gibi en küçük karesine kadar müdahil olucu tavırları, Ankara başta olmak üzere birçok büyükşehrimizde bu çapta, bu ilgide, bu muhtevada, bu çeşitlilikte şahit olmadığımız bir kitap fuarının Malatya’da ortaya çıkmasını sağlamış. Fuara davet edilen yazar ve kültür-sanat adamlarıyla akşam yaptığımız sohbet de oldukça renkliydi.  Fuara katılan bütün yayınevleri son derece memnundu. 250 yayınevi, 100’ün üzerinde gazeteci-yazar ve 200 binin üzerinde insanın ziyaret ettiği fuara İlköğretim öğrencilerini gruplar halinde görünce, çocuklarımızın zihinlerine düşecek çok küçük bir “kitap imajı”nın bile ne derece önemli olduğunu anlıyoruz. Vali’nin cümleleriyle; “kitabı çocukların hayatlarının bir parçası haline getirmek!”  önemliydi. Akçağ yayınevi görevlisi Oğuz Bey’in şu sözü ise her şeyi özetliyordu: “Malatya okumuyor, Malatya meydan okuyor!” Sayın Vali’nin bu fuardan önce “Malatya Okuyor” sloganıyla başlattığı okuma seferberliği de sloganın ötesinde bir “kitap ilgisi”ni Malatya’da ortaya çıkarıyordu.

Fuara katılan yazar, gazeteci, yayınevi sahibi ve kültür adamlarından görebildiklerimden bazıları: Nuri Pakdil, İhsan Süreyya Sırma, Rasim Özdenören, Abdurrahman Dilipak, Ahmet Günbay Yıldız, D.Mehmet Doğan, İsmail Kara, Ebubekir Eroğlu, Ali Nesin, Muhsin Mete, Yusuf Turan Günaydın, İsmail Kasap, Cumali Ünaldı, Ahmet Ertürk, İlhami Güngör, Hidayet Şefkatli, Mehmet Baransu, Muhammet Bozdağ, Ali Erkan Kavaklı, Şaban Abak, Necip Evlice, Fatih Yurdakul,  Aytekin Yılmaz, Ali Karaçalı, İhsan Eliaçık, Vural Savaş, Musa Çağıl, Mehmet Çelik, Yılmaz Odabaşı, Ali Kemal Temizer…

İsmail Hacıfettahoğlu ile birlikte Ankara’dan gittiğimiz Malatya’da kadîm gönüldaşım Hüsnü Kılıç’la birlikte Mardin Artuklu Ün. Mimarlık Fakültesi Öğretim Görevlileri başta olmak üzere bazı dostlarımızla duygu ve düşünceleri paylaştığımız Malatya Kitap Fuarı’nın TRABZON’a örnek olmasını diliyoruz.

Şehirler kitaplarda ve kitaplarla, kitaplar da şehirlerle hatırlanır. Ulvi Beyin önemli ve halen devam eden diğer bir projesi de “Malatya Kitaplığı”. 50 kitaptan oluşacak bu “şehir klasiği”nin hazırlıkları devam ediyor. Ortaya çıkacak bu dev kitaplığın “muhteva”sıyla diğer şehirlerimize fark atacağını düşünüyoruz.

Birkaç ay önce gerçekleştirilen “Film Festivali”ni de hatırlatarak söyleyelim ki; bu gidişle Malatya “kayısı”yla değil de Valisi ve kitaplarıyla anılacak gibi…

Ulvi Saran dostumuzun davetiyle Malatya’da iki günlüğüne şahit olduğumuz gelişmeler, görüntüler, ‘artık bir şey olmaz’ denilen şehirlerde bile bir Valî’nin basiret ve iradesiyle nelerin yapılabileceğini gösteriyordu. Kitap fuarı bunlardan sadece biri ve öne çıkanı. Bu organizasyonda yoğun gayretleri olan Çetin Şişman Bey’i de anmak gerekiyor.

Ülkemizin birçok kültür, sanat, düşünce adamını Malatya’da bir araya getiren Ulvi Saran tebrik ve takdirin üzerinde bir “yol haritası” ortaya koymuş, çığır açıcılığı yapmış. Bu tarihî şehirde başlattığı şeylerin önemi belki yıllar sonra anlaşılabilecek. Vali Bey’in öncülüğünü yaptığı “tarihî evleri koruma” projeleri, restorasyonlar, Malatya’nın ‘tarihî şehir ruhu’nu ortaya çıkarıyor. Gündüzbey, Yeşilyurt, Battalgazi, Orduzu, Darende, Balaban ve Arapkir’de bir kısmı tamamlanmış, bir kısmı da devam eden “tarihi evleri restorasyon ve sokak sağlıklaştırma” projesi diğer şehirlerimizin de örnek alması gereken bir çalışma…

Ayrıca Malatya’nın meşhur Beydağı’nı nasıl ağaçlandırdığını bizzat yerinde görünce ‘imkânsız’ denilen şeylerin hantal bürokrasi ve yetersiz kaynaklara rağmen bir Vali’nin iradesiyle nasıl gerçekleştirildiğini gözlemledik. Üç yıla yakın Valiliği süresince cinnet derecesinde ve zaman yoğun bir gayretle çalışan Vali için (meşhur anekdotu değiştirerek) ileride belki de “Malatya’da Vali vardı!” denilse yeridir. Malatya’nın geneline 5 milyon fidan dikilmiş. İki bin metreye yakın yükseklikteki Beydağı’nın 10 bin dönümlük kısmına taşlar iş makinalarıyla delinip toprak taşınmak suretiyle 200 bin fidanın dikildiğini öğrenip, su depoları ve sulama şebekesini görünce insanın aklı duruyor. “Coğrafya’nın imar ve ihyası” diye bir derdi olan Vali ve Belediye Başkanlarımıza Beydağı’na çıkmalarını tavsiye ediyoruz.

M. Ali Aynî, Süleyman Nazif’ten sonra Trabzon Valiliğine tayin edildiğinde yakın dostu Süleyman Nazife “Gelecek Trabzon Valisi nasıl birisi” diye sorarlar. O da “Trabzon’da artık kamus taşımaya gerek kalmayacak. Trabzon’a giderken kamus götürmeyin” cevabını verir.

Olağanüstü ilgisini müşahede ettiğimiz Vali dostumuz Ulvi Saran da “komple” bir kültür adamı.  Sözün burasında, daha önce de anlattığımız bir olayı tekrar anlatalım:

Şehirler bazen kurucularıyla anıldığı gibi, “imar edici”leriyle de anılırlar. Ulvi Beyin böyle bir “imar edici” sıfatıyla Malatya’da anılacağını düşünüyor, şehrimiz Trabzon adına Malatya’yı kıskandığımızı bir kez daha ifade ediyoruz.

Kitaba sarılan şehir, kitabın sardığı şehir haline gelir. Dijital çağın chip’lerinden medeniyet dünyamızın kitaplarına doğru yolculuğunda Ulvi Saran dostumuzu tebrik, takdir, selam ve dua…

O bilinen ironik cümleyi değiştirip mecrasına şöyle mi oturtmak gerekiyor: “Malatya Malatya olalı böyle vali görmedi.”

(Günebakış, 9 Mayıs 2012)






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder