Yahya Düzenli
duzenliyahya@gmail.com
Osmanlı İmparatorluğu’nun klasik döneminde iki
önemli medeniyet şehri İstanbul ve Trabzon, Fatih Sultan Mehmed’in eliyle ve
her ikisi de “meşakkatli” bir uğraştan sonra fethedilmişti. Bu klasik dönemin
şehirler bakımından üç önemli tarihi vardır. Bunlar: 1453 İstanbul’un Fethi,
1461 Trabzon’un Fethi, 1463 Saraybosna’nın Fethi. Bu üç şehrin içerisinde bulunduğu coğrafyaya
baktığımızda, İstanbul İmparatorluğun kalbi olarak merkezde, Saraybosna batıdaki
en son şehir, Trabzon ise Bizansın son kalıntısı olarak doğudaki en son sembol şehir olarak ‘medeniyet iklimi’ne
katılıyor.
Fatih dönemini anlatan, dönemin olaylarına bizzat
şahit olmuş iki büyük tarihçi ve yazdıkları kronikler günümüze kadar ulaştı.
Bunlar Kritovulos ve Tursun Bey’dir. Tursun Bey’in “Târîh-i Ebü’l-Feth”i ve
Kritovulos’un “Tarih”idir.
Bu yazımızda söz konusu edeceğimiz “Kritovulos Tarihi”, nihayet
yazılışından 550 yıl sonra tam metin halinde Yunanca aslı ve Türkçe tercümesi
bir arada olarak, Heyamola Yayınları tarafından basıldı. Dünyanın akışını
değiştiren olaylara şahitlik eden bir eser olarak Kritovulos Tarihi’ni yayınlayan
dostum, hemşehrim Ömer Asan’ı bu önemli ve güzel eseri gün ışığına çıkardığı
için tebrik ediyorum.
Orijinal tek nüshası Topkapı Sarayı Yazmalar
Kütüphanesi’nde olan eser, ilk defa 1859’da Alman edebiyatçı ve teolog
Constantin Tischendorf tarafından fark edilmiştr. Eserle ilgili olarak kitaba
önsöz yazan Prof. Dr. İlber Ortaylı şunları söylüyor: “Mihail Kritovulos İmrozludur ve son devir Bizans ve Osmanlı’nın
İstanbul döneminin ilk Helen asıllı tarihçisi olup; büyük Hükümdarın Helen
kültürüne ve tarihine olan ilgisini ve bilgisini ondan öğreniyoruz. Aynı
zamanda da fethin bir dönemi kapatıp öbürünü açtığını, ama medeniyetlerin bir
uzlaşma içinde devamlılık sağladığına bu parlak üslupla şahit oluyoruz.
Kritovulos, döneminin olaylarını basit bir vakanüvis gibi değil, geriye
gidişlerle ortaya koymaktadır. Bu nedenle bizim için dönemin diğer tarihçisi
Tursun Bey kadar önemlidir. ‘Fatih Sultan Mehmed’in Fethine Dair Tarih’ adlı
eseri, vazgeçilmez bir kaynaktır.”
Eseri Türkçeye çeviren Ari Çokona da önsözde
şunları yazıyor: “.. Kritovulos’un tarih
sahnesine çıkması İstanbul’un fethinden hemen sonradır… Kritovulos’un ‘Tarih’i,
eşit uzunlukta olmayan beş kitapta, 1451-1467 yılları arasında gerçekleşen
olayları anlatır. Tanığı olduğu dönemin tarihi önemini kavrayan yazar, Bizans
İmparatorluğunun tarihten silinmesiyle yerine Osmanlıların geçişini, bu
değişimin baş aktörü olarak gördüğü Fatih Sultan Mehmed’in saltanatı
çerçevesinde vermeye çalışır…
…
Kritovulos ‘Tarih’ini en geç 1453 yazında yazmaya başladı ve 1466 sonbaharına
kadar yazmaya devam ederek kısa bir sunuş yazısıyla Sultan’a takdim etti.
Kitabın bu bitmemiş hali 1461 sonbaharına kadar geliyor, yani (I, IV-8)
kitaplardan oluşuyordu. Daha sonra düzeltme ve eklemelerde bulunarak, el
yazmasının son şeklini, ikinci bir sunuş yazısıyla 1467 sonbaharında Sultan’a
teslim etti…” Ari Çokona “Kritovulos’un eseri hakkında
değerlendirmelerle bulunan tarihçiler, Bizanslı bir yazarın, Bizans’ı tarihten
silmiş olan II. Mehmed’in hayatını yazmış olmasını hoş karşılamazlar” der.
Eserine “Konusunu
tasvir ederek yüce imparatora bu kitabın yazılmasının nedenlerini açıklayan
mektup” başlığıyla giren Kritovulos ithafına “Bahtiyar, mazhar ve muzaffer, üstün ve yenilmez, Tanrının yardımıyla
karanın ve denizin egemeni, şahların şahı, yüce İmparator Mehmet’e, kullarının
kulu adalı Kritovulos’tan” cümleriyle başlar ve “Çağdaşlarımız, çok sayıdaki,
muhteşem ve büyük eserini önemsiz ve dikkati çekmeyecek olaylarmışçasına Hellen
dilinde tasvir etmeye ya da onlar hakkında bir risale yazmaya değer görmeyerek
unutulmaya terk ettiler. Senin eserlerinle kıyaslanamayacak derecede önemsiz
olan başkalarının eserleri, Hellenler ve Hellen tarihçiliği sayesinde herkesçe
bilinir ve ünlü olurken, çok parlak ve Makedonya’lı İskender ile onun düzeyindeki
başka komutanlarla kralların eserlerinden hiç geri kalmayan senin eserlerin,
sana şan ve şöhret kazandırarak güzel işler başarmak isteyenlere örnek ve
parlak bir ders teşkil etmek üzere Hellen dilinde tasvir edilerek Hellenler
arasında yayılmadı ve gelecek nesillere aktarılmadı. Oysa krallar arasında;
sözleri, eserleri, felsefesi ve yönetim becerisiyle hem iyi bir kral hem de güçlü
bir asker olmayı sadece sen başardın ya da bunu başarabilen çok az kişiden biri
oldun. Bu yüzden, parlak talihinden cesaret alarak bu çalışmaya başlamayı ve
sayılarıyla büyüklükleri başkalarının erdem ve başarılarını kat kat geçen
erdemlerinle başarılarını elimden geldiğince en iyi şekilde Hellence bir eserle
anlatmayı bir hak ve bir görev olarak algıladım.”
Eseri yazma usûlüne ilişkin ise “Yüce imparator, olayların bizzat tanığı
olmadığım ve haklarında kesin bilgi sahibi olmadığım için, araştırmak,
bilenlere sormak ve bana söylenenleri mümkün olduğunca ciddi bir şekilde
incelemek zorunda kaldığımdan büyük zahmetlere katlandım. Anlatımımı babanın
ölümünden hemen sonra Asya’dan Avrupa’ya geçtiğin ve saltanatının başladığı
tarihten başlatarak bu kitabı yazdım ve beş bölüme ayırdım.” diyor.
“Bu
kitap Romalılarla savaşı ve Polis (İstanbul)’in fethini içeriyor” diyen Kritovulos, bugüne kadar daha çok
İstanbul’un Fethi’yle ilgili olarak gündeme gelen ve kaynak gösterilen “Tarihi”ni 5 kitaba (bölüme) ayırıyor. IV. Kitap,
Kritovulos’un “Çağımızın önemli ve
tanınmış şehri” dediği “Trabzon’un Fethi”ni öncesi, fethi ve sonrasıyla
anlatıyor. Bu konuda (Tursun Bey’le
birlikte) de ilk kaynak olma niteliğine sahip.
Kritovulos fetih öncesi olaylara ayrıntılarıyla
temas eder ve Fatih’in Trabzon’a girişini şöyle anlatır: “Bundan sonra Sultan şehre girdi, içini dolaşarak konumunu, yerleşik
kısımlarını ve nüfusunu inceledi. Kale ile saraya çıktı, iç kalenin
tahkimatını, sarayın yapılarıyla güzelliğini inceleyerek hayran kaldı ve şehrin
her bakımdan takdire değer olduğuna kanaat getirdi. Ardından, krala,
maiyetindeki herkese ve şehrin nüfuzlu ve zengin kişilerinden bazılarına, bütün
servetlerini yanlarına almalarını, eşleri ve çocuklarıyla birlikte şehri terk
ederek gemilere binmelerini emretti.”
“Trabzon Kitaplığı” veya “Trabzon Kütüphanesi”nin
önemli eserlerinden birisi olan “Kritovulos Tarihi”nden dolayı Heyamola
Yayınları sahibi Ömer Asan’a tekrar teşekkür ediyor, ne yazık ki
kültürle-kitapla bağını kopardığı nisbette hızla stadyuma doğru koşan
Trabzon’un tarihin satır aralarında kalan “ihtişamı”nı yâdellerden de olsa
dinlemekle teselli buluyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder