Yahya
Düzenli
duzenliyahya@gmail.com
Evet
Karadeniz’i taşımaktan söz ediyoruz. Yeni bir gezegen keşfi gibi “İmkânsızı başarmak”tan söz ediyoruz.
Eski adıyla “bahr-i siyâh”ı
Güneydoğu’ya nakletmek. İnsanları iskân etmek değil, denizi taşımak (!) Bu projenin te’lif hakkı bizim(!)
Ancak, genel seçimlerde aday olmak için yuvalarından çıkan aday adayları
isterlerse kısmen veya tamamen kullanabilirler(!)
Asrın
projesi dedik… Bir seçim öncesi bize animasyon
illüzyonuyla sunulan İstanbul Kanal
Projesi halt etmiş bu projenin
yanında. Asrın projesi bu: Bilinmeyen jeolojik zamanlardan beri var olan Karadeniz’i Güneydoğu’ya taşımak ve orada
yeni bir Karadeniz havzası oluşturmak. Marmara’nın Karadeniz’e açılan ucu
kapatılıp, mevcut Karadeniz’in bulunduğu 461 bin km2’lik alanın
önemli bir kısmı TOKİ’ye ‘kat karşılığı’ verilir,
bazı itibarlı müteahhitlere ‘yap-işlet-devlet’
karşılığı devredilebilir. Bu havzada AVM’ler, rezidanslar, gökdelenler,
güvenlikli siteler, TOKİ tabutlukları, tower’lar, iş kuleleri yükselir. Şehirlerimizin
ifsadından sonra bu havza da inşa iddiasıyla ifsâd edilir. Böylece yeryüzünde
hiçbir kahramanın gerçekleştiremediği bir hayal gerçekleştirilmiş olur!
Yıllardır
bitirilemeyen GAP’ın yerine Hazar benzeri bir iç deniz nakledilmiş olur. Nasıl mı taşınacak? Karadeniz’in suyu
İstanbul’dan Artvin’e kadar yeraltından devasa borular döşenerek Güneydoğuya
nakledilir! Nakil işlemi bitince Karadeniz’in adı artık Güneydoğu Denizi olur. Ekonomik ve ekolojik dengeler değişir. Flora
ve faunada insanlık tarihinin görmediği türler ortaya çıkar! En önemlisi;
örgütlerin teröre uygun coğrafyaları daraltılmış olur!
Hem
mevcut Karadeniz artık miadını doldurdu. Tarih öncesinden bu güne kadar epey
çalkalandı, yorgun düştü. Yeni bir bölgeye taşınması hem o bölgeye hayat verir,
hem de çekildiği yerde dünyada benzeri görülmemiş müthiş arazi-arsa rantları oluşur(!)
Bu
proje ile işsizlik biter, cari açık ve bütçe açığı sıfırlanır, hatta fazla
verir. Ödemeler dengesi tersine döner. Gelir dağılımı adaletsizliği ortadan
kalkar, IMF’ye, Dünya Bankası’na borç bile veririz (!)
Müthiş
değil mi? Malum, Hoca Nasreddin’den alacağını tahsil etmek için gelen şahsın “Hocam, borcunu ne zaman ödeyeceksin?”
sorusuna Hoca; “Şu gördüğün araziden devamlı
koyunlar geçer. Oraya epeyce çalı çırpı diktim. Koyunlar gelip geçerken takılan
yünlerini toplayacağım, hanım iplik yapıp örgü örecek, ben de pazarda satıp
sana borcumu ödeyeceğim” deyince adam kahkaha ile gülmüş. Bunun üzerine
Hoca; “Peşin parayı görünce nasıl da gülersin!” demiş.
Bizim
Karadeniz projesi de böyle…
Niçin
böyle bir misal verdik? Anlatalım.
Genel
Seçimlere az bir vakit kaldı… Her şehrin aday adayları, özellikle de iktidar
partisinden müracaat edenlerin vaadlerini
okuyunca bu misal aklımıza geldi.
Yukarıdaki
makro-kurgu projemizi bir kenara
koyarak, isterseniz şehrimiz
Trabzon’a üşüşen aday adayları üzerinden bir okuma ile vekil adaylarını
beyanatları, vaadleri ve projeleriyle analiz edelim… 6 milletvekilliği için 49
aday adayının yarıştığı/savaştığı bir seçim arenası…
Milletvekili
olmak için “atının kuyruğunu bağlayıp,
beyaz kefenini giyen” kahramanları görünce Hoca Nasreddin’in bu cevabını ve
normal zamanlarda göremediğimiz ama seçim öncesi ortaya çıkan her biri mitolojik kahraman olan aday adaylarının
ittifakla bu projeye sahip çıkacaklarını
ümit ederek projemizi açıkladık.
Ortaçağın şehir fatihleri edasıyla at üzerinde
aday adayı olmak için - şehirlerine şimdilerde dönen- bu memleket
sevdalılarının kimi şehrin sahibi edalı eski siyasetçidir, kimi ‘belki şansım açılır’ diye seçim
piyangosuna yatırım yapmıştır. Kimi de -listeye giremese bile- ileride alacağı
ihaleleri ya da bürokraside ‘üst düzey atamayı garanti altına almak’ için
fırsat kollamakta olanlardır.
Yiğitler şehre ve
ülkeye hizmet aşkına yollara düştüler (!)
Durmadılar,
yılmadılar, engellere takılmadılar, şehirlerine hizmet sevdasında ifna oldular(!)
Yürüyün yiğitler,
uğurlar ola, gazânız mübarek ola(!)
Ülkemizin
başka hiçbir ülkeye nasip olmayacak müptezellikte bir proje bataklığına dönüştüğü bir bedahet. Aday adaylarının seçim
öncesi (daha doğru aday nasbı öncesi) açıkladıkları projeleri(!)ni okudukça, proje bataklığımızın ne kadar münbit
olduğunu da bir kez daha görmüş olduk.
Taşralı
küstah para babalarının güç ve ihtiras ifadesi olan “paran kadar konuş” lafı, yerini “Projen var mı? Projen kadar konuş?” lafına terk etti!
Trabzon’u
parlamentoda temsil etmeye namzet aday adaylarının seçim öncesi panayır ve
podyumu andıran seçim çalışmalarını görünce şehrimizin geleceğinin ne kadar
parlak, bahtının açık, ufkunun bulutsuz olduğuna, insanlarının şimdiden
mutluluktan ne denli göz yaşı dökeceklerine biz de inanmaya başlıyoruz adeta
(!)
Hani
otomobilde kayış sıyırınca arabadan
dumanlar yükselir ve kontrolden çıkar ya. İşte bunun gibi bir ölçüsüzlük ve
kontrol edilemez bir siyasî cinnet şehrimizde/şehirlerimizde kol geziyor!
Aday
adayları önceden antremanlı bir şekilde şehir podyumunda seyircinin/parti
ağalarının karşısına çıkmaya başladılar!
Yerel gazetelere verdikleri pozlardan beyanatlarına kadar her birinin photoshop ve imaj-maker simsarlarından
hizmet aldıkları, onların rahlesinden geçtikleri anlaşılıyor!
Öyle anlaşılıyor ki,
bu genel seçimde, Trabzon siyasetinin stratejik zekâsı fotoğraf stüdyolarında ve seçim
proje ofislerinde şekilleniyor. Trabzon’un her zamanki makûs talihi değişmiyor,
siyaset sahnesinde aynı pespayelik bir kere daha sergileniyor.
Söyleyecek hiçbir
düşüncesi olmayan adayların phoshop’tan medet umarak varlık göstermeleri tam da
bize mahsus traji-komik bir hastalık olsa gerek.
Adaylar, Türk
siyasal tarihinin en önemli kampanyalarını yürütüyorlar. Önce gazetelere, internet
sitelerine ve şehir bilboardlarına yansıyan fotoğrafları üzerinden bir okuma
yapalım. Şöyle ki;
1.
E-5 karayolunda aracı
yolda kalmış kamyon şoförü gibi otostop yapan bir poz.
2.
Gaipten bir elin şehrin
panoramik fotoğrafının içinden aniden çıkıp elindeki evet mührünü kendi siyasi partisinin oy pusulasındaki yerine basan
bir poz.
3.
Bir kolu protezli
imişçesine veya ceketinin düğmesi kopmuş da onu tutuyor görünümlü bir poz.
4.
Parlak porselen
dişlerin sırıttığı, öne çıktığı bir poz.
5.
Ehil bir kuaför
elinden çıkma, damat traşı olmuş, visal anını bekleyen bir çehre. Saçlar özenle
taranmış, bozulmadan kuaförden hemen stüdyoya geçilmiş. Bu arada kaş, bıyık ve
kırışıklıkları giderilmiş yüz. Saat ve gömlek manşetlerinin görünümü de ihmal
edilmemiş. Kravat, gömlek ve bazen yüzüklerin özenle kareografide yer aldığı
bir poz.
6.
Bir eli cebinde,
manalı bakışları ufukları tarayan fotomodel pozu.
7.
1940 model yan
profilden gayet rahat bir poz.
8.
Önemli bir
ayrıntı da şu: Kimi adaylar, yeryüzünden ümidi kestikleri için Hatuniye kabristanı’nda
ellerini duaya kaldırıp, yan taraftan Kabristanın görüneceği şekilde dua ve
vecd halinde bir pozu da ihmal etmemiş (!)
9.
Elini önündeki
tabloya paralel biçimde koymuş projeci, “çözüm
bende” diyen bir poz. Şu da ihmal edilmemiş: Kaşları çatık, kararlı proje
adamı…
10. Belki de poz verdikleri elbiseler, fotoğraf
stüdyolarında değişik bedenlere göre hazır edilmiş kostümlerdir.
11. Hele o ufka bakan, mütebessim, hülyalı bakışlar yok mu,
âh o bakışlar!
12. Yüzü mü yoksa gövdesini mi sergilemek istediği konusunda
karar verememiş pozlar!
13. Bir de merhamet
bekleyen bakışlarla, mazlum ve mütevekkil duruşlara ne demeli!
14. Bu halleriyle sokakta rastlasak “meczup” diyeceğimiz
adamlar, karşımıza büyük bir şehrin ve
Türkiye sevdasının hülyasını koyuyor. Biz bu rüyaya nasıl inanalım?
15. Aday adaylarının kimisi parmaklarıyla meçhul ve büyük
hedefleri işaret ediyor.
16. Allı yeşilli kravatlarıyla, mütebessim vaziyetleriyle
inanıyorum ki bu photoshoplanmış adaylar çok şey vadediyor. Eskiden böylelerine
“şerbetli” denirdi. Siyaset şerbetini içerek kendinden geçen ve kendi pozuna hayran bir narsist kişilik!
Şimdi
de tek tek isim belirtmeden, aday adaylarının gazetelere, internet sitelerine
yaptıkları açıklamalardan şehirleri ve ülkeye dair halleri ve hayallerinden kesitler okuyalım:
-
“Bu bölgeyi
canlandıracağız. Büyük projeler peşinde koşacağız. Bu makamların hepsi gelip geçicidir.”
-
“Teşkilatı bilen, teşkilata yakın tabanın adamıyım.”
-
“Yeni Türkiye Yeni Hizmetler. Trabzon sevdadır.
Trabzon’u 2023’e hazırlıyoruz. Trabzon’un sorunlarını da çözümlerini de
biliyoruz. Ben Hazırım.”
-
“Siyasetin Yeni Yüzü. Trabzon’un geleceğini düşünüyoruz.”
-
“Hizmet millet için, her şey Trabzon için.”
-
“Trabzon sevdasıyla ülkemiz aşkına.”
-
“Trabzon’umuzu hak ettiği yere ulaştıracağız.”
-
“Trabzon’un her bölgesinde, her ilçesinde izimiz var.”
-
“Küçük hedeflerde boğulmayalım. Büyük işler konuşmamız
gerekiyor.”
-
“Trabzon aşkıyla çıktık yola.”
-
“Trabzon’a dünya şampiyonu.”
-
“Üniversitenin potansiyelini harekete geçireceğim. Bilgi
birikimim ve tecrübem var. Ben Trabzon’un çocuğuyum. Başka bir yerde yaşayıp
Trabzon’a gelmedim. Burada yaşıyorum her yerini adım adım biliyorum. Çok sayıda
proje yaptık. Halk ile iç içeyiz.”
-
“Trabzon’a Disneylandı getireceğiz… Makro projelerim
yanında birebir herkesin derdine kafa yoracak bir sistem kuracağım.”
-
“Mazeret üretmenin anlamı yok.”
-
“İçinizden gelen biriyim. Gecesini gündüzüne katmış,
yeri geldiğinde ailesine ayırması gereken zamanı partisine vermiş, sizlere
yardımcı olmak için aday oldum. Burnum sürte sürte bütün sorunların üstesinden
gelmeyi öğrendim. Şimdi vaat zamanı değil iş üretme zamanı… Başınızı yere
düşürmemek için adayım.”
Daha da uzatmaya
gerek yok. Seçim zamanı gelen ilham ve
kerametlerle şehrimizin/şehirlerimizin devasa problemleri birden çözülüyor,
(söylenenlere bakılırsa) şehrimiz kimi mitolojilerdeki altın çağ veya vakt-i saadete
hazırlanıyor!
Önümüzdeki genel
seçimde iktidar partisinden aday olacak namzetlerin yerel gazetelerdeki
fotoğraf, beyan ve sloganlarını gördükçe, ülkemizin yaşadığı propaganda
kaosunda ironi literatürüne önemli malzemeler sunulduğuna şahit oluyoruz.
Aday adaylarının “aday
nasbedilme” seferberliği ilanlarla, pozlarla bitmiyor. Tıpkı bir engelli
koşu gibi atlamaları gereken engeller var. Bunlar önce temayül yoklaması, sonra huzurda sorguya
çekilme, sonra parti genel başkanı tarafından onanma gibi ecel terleri
dökecekleri zorlu engelleri aşmak zorundalar. Bununla da bitmiyor. Sadakat, liyakat(!), ehliyet(!) ve en
önemlisi teslimiyetleri onaylananlar
listeye alınacak ve bu kadar vahim ve müthiş tezgâhlardan geçtikten sonra “er
kişi” hüviyetiyle bu sefer de seçmenin önünde boy gösterecekler.
Öyle görünüyor ki, iktidar
partisinden hangisi listeye girerse girsin ve seçilirse seçilsin, aday
oldukları şehrin karanlık çağı kapanıp
altın ve aydınlık çağı açılacak!
Ben gene de
yazımızın başlığındaki asrın makro
projesinin aday adaylarının bütün vaadlerini ezip geçtiğini, aştığını
düşünüyorum. Eğer ortaya proje koyacaksanız böylesine idraki bile imkânsız
türden olmalı (!) Çünkü şehrimiz, tüm şehirlerin ötesinde küresel yüzyılın küresel projesine lâyıktır(!)
Ne dersiniz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder