24 Ağustos 2010 Salı

ŞEHİRDE SEMBOLLERİN “İKONA”YA DÖNÜŞMESİ…

Yahya DÜZENLİ
duzenliyahya@gmail.com

Varlığın ifade biçimlerinde semboller önemli yer tutar. İfade kudret ve kabiliyeti o sembolün seçiminde önemli olduğu gibi; ifade etmek istediği varlığın niteliğine de uygun olabilmeli.

Varlığa şehir özelinde baktığımızda… Bir şehri “sembol” veya “semboller”le ifade edebilmek, oldukça zor olmakla birlikte müthiş bir sorumluluk ve vebal gerektiren bir iştir. Üstad Necip Fazıl’ın deyimiyle; “anahtarın kum üzerindeki yuvası”na uygun düşecek bir hassasiyet ister. Kimi zaman bir şehir kendiliğinden ortaya çıkmış bir sembolün ortak kabul görmesiyle kendi-sini imajlar/semboller dünyasına aktarır. Kimi zaman da günümüzdeki şehirlerin yerel yöneticilerinin yaptığı gibi anlamsız, hiçbir tarihsel/kültürel/estetik değeri olmayan, güya çok şey ifade eden ama hiçbirşey anlatmayan grafik tasarımlarla şehir imajı verilmeye çalışılır. Ortak kabul gören sembol; ifadelendireceği varlıkla bütünleşebilen bir şekil ve niteliğe bürünebili-yorsa o varlığı “temsil” edebiliyordur.

Çoğu zaman da şehrin enerjisini akıttığı/tükettiği bir işlev, alan, renk, etkinlik, vs. sembol ha-line gelir ve o şehri ifade aracı olur.

Bir şehrin sembolü, tarihsellik ve süreklilik ifade edebilmeli… Sembolü olduğu şehrin muhte-vasını ifşa edebilmeli… Sembolü olacağı şehrin muhtevasına uygun bir estetik/güzellik taşımalı…

Günümüzde şehirlerimiz tam bir ilkellik, zevksizlik ve muhtevasızlık ifade eden semboller mezbeleliğine dönmüş. Bitkilerden tutunuz da, mabed motiflerine, eğlence ve mekanlara kadar aklınıza gelen herşey şehir sembolü olmuş. İnsanı dehşete düşüren bir zevksizlik, gör-güsüzlük… Sembollere bakınca şehrin nasıl bir “estetik idraksizlik”e kurban edildiği anlaşılabiliyor…

Konuyu kendi şehrimize getirmek istiyoruz.

Trabzon, “sembol şehir” olma niteliğinden uzaklaştığından bu tarafa, kendisini şehir sembolü olarak “bordo mavi” renk ve “61” rakamına kilitleyen, teslim eden bir zevksizliğin girdabın-da… Şehirde nereye bakarsınız bakın “bordo mavi” rengin bulunmadığı hiçbir mekân, alan , malzeme, araç yok… Kaldırımlara kadar… Adeta bütün renkler, ne kontrast ne de âhenk ola-rak birbiriyle hiçbir uyumu olmayan iki renge: bordo-maviye mahkûm edilmiş.

Şehrimizde “Bordo-Mavi” renk ve “61” rakamı o hale geldi ki, bu renk ve rakamı gören herke-sin adeta “tazim”de bulunması gerekiyor. Siyasetçisi, yöneticisi, bürokratı, esnafı, öğrencisi, kültür sanat adamları ve neredeyse tüm şehir halkı, bir renk ve sayının heyecan verdiği, ad-renalini yükselttiği arenaya dönüşmüş durumda.

Trabzon her yönüyle ilgilinç olduğu gibi bu yönüyle de ilginç bir şehir… 34 rakamı İstan-bul’lular, 06 rakamı Ankara’lılar, 35 rakamı İzmir’liler için “plaka”nın ötesinde bir şey ifade etmez ama 61 rakamı Trabzon’lular için heyecan verici bir ilham kaynağı olabiliyor. Aynı şe-kilde futbol kulüplerinin kullandıkları takım renkleri bu şehirler için “haddinden fazla” önem ifade etmemesine rağmen, bordo-mavi Trabzon’lular için her şeydir.

Sembollerden çok, sembollerin neyi çağrıştırdığı önemli… Trabzon’da şehir sembol olarak ne acıdır ki “Trabzonspor”a mahkûm edilmiştir. Takımın rengi olan Bordo-Mavi şehri istilâya devam edecek görünüyor. Bu istilâya karşı duruş veya istilâ olduğunu gören de yok gibi. Fut-bol veya Trabzonspor şehrin bütün muhteva ve tarihselliğini yok edercesine şehri sarmış du-rumda. Bu sarmal o kadar ilerlemiş ki; renk skalasında sadece bordo-mavi kalmış neredeyse..

Küçük fakat önemli bir gösterge: Trabzon Boztepe’de büyükçe yazılmış “TRABZON” yazısının hemen üzerinde Trabzonspor’un amblemi… Şehir Trabzonspor’la özdeşleşmiş. Kimilerine zevk veren bu görüntüler, bize dert veriyor…

Niçin?

Şehri “ayakla başlayıp ayakla biten bir etkinliğin tutsağı” haline getirdiği için… Ve de bu yet-miyormuş gibi, şehrin sembolü olarak futbol takımının “bordo-mavi” renkleri… Renk olarak bakıldığında bile Bordo-Mavi renkler Trabzon için anlamı olmayan renkler… Muhteşem tabia-tındaki “yeşil”e rağmen “bordo”nun Trabzon için olsa olsa kasvet verici bir rengi olabilir.

Renkleri savaştırmaya çalışmıyoruz…

Rasyonel izahı mümkün olmayan bu hal, bu “tutku” asla “şehre aidiyet” değildir ! Şuur yerine bilinçaltının harekete geçmesidir.

Sembol bir göstergedir… Bir muhteva göstergesi… Semboller aleminde “Bordo-Mavi ve 61”e teslim edilen Trabzon, tarihselliğine ve muhtevasına yakışmayan bir fetişizmin anaforunda hızla çalkalanıyor…

Hatta Trabzon’un ifadecisi semboller giderek “ikona”ya dönüşüyor… İkona, yâni ortaçağın kutsal simgeleri…

İmajlar, semboller insanı düşünceye davet eder. Ancak; eğer cansız bir simge (bu bir renk veya sayı olabilir) insanı bu derece heyecanlandırıyor ve saygıda davet ediyorsa orada bir “patolojik durum” sözkonusudur.

Trabzon’da “futbol”u ve “Trabzonspor”u şehrin ontolojisi bağlamında sorgulayan hiçbir kim-se ve kurum yok. Şehre ne katıyor, şehirden neleri götürüyor, nasıl bir insan ve genç psikolo-jisi üretiyor, bu psikolojiyi nereye yöneltiyor? Üniversitenin ilgili bölümlerinde öncelikle bu yönde çalışmalar yapılmalı diye düşünüyorum.

Trabzon, sembollerde de “neyi seçeceğini” bilemeyecek, şehrin sembolünü estetik bir idrak-sizliğe mahkûm eden şehir olmamalı !

Şehrin enerjisiyle birlikte “psikolojisi”ni de etkileyen “futbol” ve “Trabzonspor”, şehri renksiz-liğe ve zevksizliğe büründüren haliyle de sorgulanabilmeli…

Bir medeniyet şehri, zevksiz sembollerin, fetişlerin, ikonaların bağımlısı olmamalı !

Kimbilir, belki de Trabzon’un, taammüden (tasarlanarak) renkler ve sayıların girdabında başı döndürülüyor?

Sembole “evet” ama sembolün “ikona”ya dönüşmesine hayır!

Trabzon, kendisini anlamsız renklere ve sayılara feda etmeyecek bir “medeniyet şehri” oldu-ğunu hatırlamalı ! Buna da herhalde önce “enerjisini nereye sarfettiği”nden ve “sem-bol”ünden başlaması gerekecek !

Trabzon; “kendi küllerinden yeniden doğabilecek” bir şehirdir ! Ancak; kendisini kuşatan “ka-rabasanlar”dan kurtulabilirse…

Derdimizi en iyi Yunus ifade ediyor: “Kasdım budur: Şehre varam, feryad ü figan koparam !”

(Günebakış, 25 Ağustos 2010)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder