Yahya DÜZENLİ
duzenliyahya@gmail.com
Trabzon, kadîm tarihinde değişik kültürlerin gelip yerleştiği, geçtiği, izler bıraktığı, en önemlisi de 1461’de Osmanlı Fethini takibeden süreçte önemli kalıcı-sürekli mekân ve kültürün ege-men olduğu bir medeniyet şehri kimliğiyle “yerliler”den çok, yabancı tarih-kültür-sanat adamlarının dikkatini çekmiş ve yüzlerce esere doğrudan konu olmuştur.
Trabzon, yabancı ve yerli bilim adamı, tarihçi, mimar, filolog, vs.lerce hakkında en fazla eser yazılmış şehirlerden birisidir. Kuruluşunun M.Ö. ikibinlere kadar uzandığı ciddi bilim adamla-rınca yazılmıştır. Ancak, ne yazık ki, suyun “bu yaka”sından çok “öte yaka”nın ortaya koyduk-larıyla dünyaya tanıtılan bir Trabzon’la karşılaşıyoruz. Sahip olanların veya sahip olduğunu zannedenlerin renk körlüğüyle göremedikleri, görseler de anlayamadıkları, böylece de dün-yaya bir “medeniyet şehri”nden kesitler olarak sunamadıkları “şehir mirası”, Osmanlı fethini başlangıç noktası aldığımızda, (bütün yok edilme operasyonlarına rağmen) 547 yıl sonra bile bugün bize “medeniyet şehri”nden izler, kesitler, tatlar sunmaktadır. İlginç olan husus: Trab-zon mimarî–sanat ve kültür olarak sanki sadece “Hristiyanlık dönemi”nden ibaretmişçesine eserlere konu edilmştir. Bir örnek: Sumelâ Manastırı… Trabzon’da Sumelâ’nın gerek mimari ve gerekse tarihsel işleviyle bir Manastır olarak varlığı önemli. Ancak, Trabzon’un kadîm mi-mari-mimarî-sanat eseri sadece Sumelâ’dan ibaretmişçesine diğer eserlerin yok sayılması “Trabzon Kent Mirası”na yapılmış önemli bir “ihanet”tir.Osmanlı İslâm dönemi mimarî ve sanat eserleri büyük ölçüde ‘atlanmış’, idraklere sunulmamıştır.
“Trabzon Kent Mirası”’yla ilgili ciddi çalışmalar yapan yabancılardan bazıları; J.P. Tournefort, P.M. Bijikyan, K. Koch, C. Texier, F. Uspensky, W.Miller, J.H. Lambert, D. Winfield, A. Bryer, H. Lowry’dir. “Yerliler”in ilklerinden ise ilk anda Âşık Mehmed, Evliya Çelebi, Şakir Şevket, Halil Edhem ve bazı akademisyenleri hatırlayabiliyoruz.
“Kayda geçirilmeyenin unutulmaya mahkûm olduğu” gerçeğiyle, ne yazık ki Trabzon şehir mirasıyla ilgili ortaya konulan yerli eserler son derece sınırlıdır. Bu dar sınırı aşmış ve “Nerede bu medeniyet şehri?” diye sorduğumuzda, bugünlerde bu soruya cevap olabilecek önemli bir eserle karşılaşıyoruz. Klâsik yayınlarının gerçek bir “şehir klasiği” olarak yayın dünyamıza ka-zandırdığı “TRABZON KENT MİRASI – yer, yapı, hafıza” başlığıyla mimarî-sanat-kültür dünya-mıza Trabzon’un kapılarını önemli bir perspektifle açtı.
“Önemli bir perspektif” diyoruz, çünkü bugüne kadar yabancı tarih-kültür adamlarının, aka-demisyenlerin “Trabzon Şehri” ile ilgili ortaya koydukları genellikle Osmanlı-İslâm öncesi Hristiyan dönem kalıntılarıyla ilgili eserlerdi. Diğer bazı kıpırdanışlar da ciddi bir “kültür değe-ri” olmayan, hatta Trabzon şehir tarihine yakışmayan sığ, amatör çalışmalardan ibaretti.
Ömer İskender TULUK ve Halil İbrahim DÜZENLİ’nin editörlüğü yaptığı ve ciddi, tutarlı araş-tırma yazılarının bulunduğu “TRABZON KENT MİRASI –yer-yapı-hafıza” ise özellikle Osmanlı dönemi Mimarî-Sanat bağlamında “kent mirası”nı kapsayan önemli bir “klasik eser” olarak karşımıza çıktı.
İçinde yaşadığı şehrinden haberi olmayan özellikle “şehir yöneticileri”nin bu eseri önce ken-dilerinin okumaları, sonra da “bu şehir bizim”, “biz (mi) bu şehri yönetiyoruz” bilinciyle kendi-lerini sorgulamalarını tavsiye ediyoruz. Ayrıca da “Trabzon Kent Mirası”nı Trabzon’a ilgi du-yan yerli ve yabancılara sunmalarını bekliyoruz. Tabii böyle bir “şehir idraki” olanları kastedi-yoruz.
“Trabzon Kent Mirası” Trabzon’la ilgili gerçek bir “referans kitap” olarak istifade edilmesi gereken önemli niteliğe sahip… Kaynak metinler, listeler, çizimler, grafikler, fotoğraflar, hari-talarla da zenginleştirilmiş eser, Trabzon’la ilgili bugüne kadar yayınlanmış en önemli “kla-sik”lerden biri niteliğindedir. Ulaşılması zor hatta imkânsız kaynaklara bir anda ulaşmanızı da sağlayan eserin iç dizaynı, kapak tasarımı ve muhteşem baskısı da muhtevasına uygun bir şekilde gerçekleştirilmiş.
Beş bölümden meydana gelen Eser; Yitik Mirasın İzinde, Belgeler Işığında, Yorum Denemele-ri, Öncü ‘Modern’ Trabzon Tanıklıkları ve Bibliyografik Katkılar ara başlıklarına ayrılmış. ‘Trabzon Mimarlık Tarihi Yazını Üzerine Bazcı Gözlemler ve Trabzon Kent Mirası’ başlığıyla yazılan önsöz eserin hazırlanış hikayesini özetliyor.
Sözü fazla uzatmadan eserden yaptığımız bir alıntıyla kitabın ‘kimliği’ni verelim. Tanıtım yazı-sındaki şu satırlar eserin önemini ortaya koyuyor:
“İki yüzün üzerinde seyahatnameye konu edilmiş, hakkındaki ilk yazılı kaynaklar M.Ö. 400’lere kadar inen Trabzon’un yerel mimarlık ve sanat tarihi üzerine ilk araştırmaların 1895’te Bulletin de Correspondance Hellenique’te yayınlana biri Josef Strzygowski’nin, ötekisi ise Gabriel Millet’in –başta Ayasofya olmak üzere Trabzon’daki Bizans kilise ve manastırlarını konu edinen- iki makalesi ile başladığı söylenebilir. 1985’te Anthony Bryer ve David Winfield’in kaleme aldığı iki ciltlik The Byzantine Monuments and Topography of the Pontos kitabı ise, 19. yy. sonunda başlayan, Trabzon’un Bizans anıtları üzerine odaklanmış araştır-maların –bir bakıma- tüm sonuçlarının bir araya getirildiği, tümel bir yaklaşım sergileyen son çalışma olmuştur. Bu çalışmayla birlikte 90 yıllık bir sürede düzensiz aralıklarla, ancak sistemli bir biçimde, onlarca araştırmayla bu bölgedeki neredeyse tüm Bizans anıtları tespit edilmiş, tarihi, mimari ve sanatsal nitelikleri bilimsel bir düzeyde ortaya konularak belgelenmiştir. Ancak Trabzon’daki Osmanlı devri yapılarının –bilimsellik düzeyleri bir yana- incelenmeye değer görülerek farklı nitelikli yazılara konu edilmeleri 1960’lı yılların ortalarını bulmuştur. 1970’li yılların ortalarından itibaren giderek artmasına karşın mimarlık ve sanat tarihi bağ-lamında bilimsel bir düzeyde kentin Osmanlı devri yapılarının araştırmaya konu edildiği ça-lışmalar ise iki elin parmaklarını geçmemektedir.
Bu kitap, uzun yıllar ihmale uğramış, kentin fethi ile Cumhuriyet dönemi arasında inşa edilmiş Osmanıl devri yapıları ile dönemin kültür ortamları bağlamında 14 bilimsel makaleden oluş-maktadır. Her bir çalışma, odaklandıkları yapılar ve kültür ortamları ekseninde daha önce üzerinde –çoğunlukla- hiç durulmamış alanlardaki araştırmaları içermektedir. Ayrıca genç Türkiye Cumhuriyeti’nin, İmparatorluktan devraldığı ‘kent’ ve ‘tarihi eser’ mirasına 1930’lu yıllardaki yaklaşımlarını Trabzon özelinde okumamızı ve anlamamızı kolaylaştıran, ancak araştırmacılar için ulaşılması artık zor, Trabzon’a özgü en eski metinler de bu çalışmada bilgi dolaşımına dahil edilmiştir. Kitap bu niteliğiyle bahsi geçen boşluğu doldurmaya aday ve yeni araştırmalara kaynak olabilecek bir potansiyel sunmaktadır. “
Başka söze ne hâcet? “Medeniyet Şehri” iddiasını, mimarî ve sanatıyla iddiadan gerçekliğe sunan TRABZON KENT MİRASI’nın ilgililerine ulaşmasını diliyoruz. “Medeniyet Şehri” iddiası-nın idraklerde “tescili”, o şehrin yapılışı kadar “yazılması”yla da kaim olduğunu TRABZON KENT MİRASI’nda görebiliyoruz.
Ö. İskender TULUK ve H.İbrahim DÜZENLİ’yi bu “muhteşem eser”den dolayı tebrik ediyor, Klasik yayınlarına da Trabzon’la başladığı ve “Medeniyet şehirleri klasikleri” olarak sürdürme-sini temenni ettiğimiz bu dizinin başlangıcını “Trabzon”la yaptığı için teşekkür ediyoruz.
Trabzon kenti bize “kendini” miras bıraktı. Bakalım biz sonraki nesillere onu nasıl bırakacağız?
(Günebakış, 18 Ağustos 2010)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder