9 Kasım 2012 Cuma

"RANTSAL DÖNÜŞÜM" TARİHÎ CAMİLERE Mİ UZANDI? -şehir ve tarih cellâdı zihniyet harekete mi geçiyor? -


Yahya Düzenli

Milat Gazetesi’’nin 7.12.2012 tarihli ana manşeti insanı ürperten türdendi: “Tarihi Kıyım” manşetiyle verilen haber şöyleydi: “ İstanbul’da Fatih Belediyesi hazırladığı yeni şehir planında Sultanahmet’teki tarihi “Üçler Mescidi”nin yerine otel yapılması için izin verdi. Ayrıca 99 cami, 57 tekke ve medrese, 55 çeşme ve hamamın bulunduğu tarihi alanlar imara açılıyor ve yerlerine binalar inşa edilecek.”

Haberi okuyunca inanamadım. Gazetenin Ankara temsilcisi olan dostumuzu aradım.  O da haberi doğruladı ve bu konuda yüzlerce telefon aldıklarını söyledi.

Acaba 1940’ların CHP iktidarı döneminde miyiz?

Hafızamızı yoklayalım: Başbakan Erdoğan’ın bir yıl önceki genel seçimlerde dilinden düşürmediği, özellikle geçtiğimiz seçim döneminde ve diğer bazı konuşmalarında CHP’nin ahıra çevirdiği, sattığı mescitleri dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün ve Bakanlar Kurulu üyelerinin imzası bulunan belgelerle gösteriyordu.

Aradan bir yıl gibi kısa bir süre geçiyor ve bu kez AK PARTİ’li Fatih Belediyesi 2005 yılında hazırladığı plandaki 212 tarihi yapıyı 17.10.2012 tarihinde askıya çıkarıyor. Bu yeni planda ise 212 tarihî eserin kaydını yapmıyor. Bu eserlerin yerini ticarî alan olarak gösteriyor.

Sultanahmet’te İbrahim Paşa Sarayı’nın yanında bulunan “Üçler Mescidi” yerine Fetih Belediyesi Otel yapılması için imar izni veriyor. Bu şu demek: Mescid aslına uygun olarak, ihya edilmesi, restore edilmesi gerekirken yerine otel ve benzeri ticarî mekanlar yapılacak.
Haberden okuduğumuza göre; “Tarihi yarımadada yer alan yapıların üçte biri belediyenin 2012 planında yer almıyor. Son planda 99’u cami olmak üzere 212 tarihi yapı planda yok. Bu plan uygulanırsa tarihi camilerin, tekkelerin, çeşmelerin, hamamların yerini beton yapılar alacak. Tarihi yarımadanın “tarihi” yanı eksik olacak. Gerekli düzenlemelerin yapılması için başvurularda bulunan İstanbul Çevre Kültür ve Tarihi Eserleri Koruma Derneği (İSTED) konunun göz ardı edildiğini belirtti. Tarihi caminin yeniden ihya edilmesi için yetkililere birçok itiraz dilekçesi yazılmasına rağmen, inşaat çalışmaları başlatılıyor.”
Bu bir “AK PARTİ Klasiği mi?” diyecektim ama, hazırlanan plana ilişkin haberi okuyunca bunun bir klasik değil bir KATLİAM olduğunu düşündüm.

Bu kez tarih ve medeniyet şehri İstanbul AK PARTİ’li Belediye tarafından mı katlediliyor? İsmi “Fatih” olan bir belediye “Fatih’in şehri”ndeki tarihî eserleri yok ediyor.

Sormaktan bile ürperiyoruz: Şehir ve mescit katliamları tekrar hortluyor mu?

Bu katliam AK PARTİ’nin CHP tipi bir şehir ve mabed katliamı…

AK PARTİ’nin kentsel dönüşümü bu işte…

Bu zihniyet, olsa olsa CHP küllerinden doğan bir AK PARTİ zihniyeti olabilir.

Bir taraftan Anadolu’daki vakıf eserlerini restore ederken diğer taraftan İstanbul gibi tarihî payitahttaki kadîm eser kalıntılarını ortadan kaldıran bu ZİHNİYETİN CHP zihniyetinden ne far kı var ?

Eğer biraz tarih idrakleri varsa yapılanlar karşısında AK PARTİ’li Fatih ve Büyükşehir Belediyeleri ve ilgililer yaptıklarından hicap duyarlar.
Savunma olarak “Bunlar tarihî eser değil, kalıntı ve harebeler” mi diyecekler? Kimbilir belki de kamuoyu araştırması yaptırmışlardır ve İstanbul halkının “artık tarihî eser ve mescitlere ihtiyacı kalmamıştır”(!) sonucuna ulaşmışlardır.
1940’ların CHP’Sİ’nin yaptıkları…
Yâni tıpkı 1945’lerdeki CHP zihniyeti gibi. İşte size bir örnek: Yıl 1945. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü. Şemsettin Günaltay’ın Başbakanlığında 3297 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı. Aynen yazıyorum: Sivas ilinin Divrik ilçesindeki harap ‘Hacı Recep’ diğer adı Boyalı camii’nin satılması ….Bakanlar Kurulunca 12/11/1945 tarihinde kabul olunmuştur.” 
Bir örnek de Trabzon’dan: Yıl 1940. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü. Refik Saydam’ın Başbakanlığında 13402 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı: “Yapılan tetkikatta tarihi ve mimari kıymeti olmadığı anlaşılan Trabzon’da Molla Mısrî Mescidi’nin satılmasına izin verilmesi… 5 Mayıs 1940 tarihinde kabul olunmuştur..”
1950’lerin DP’sinin yaptıkları…
Gelelim 1950’li yıllara. Yâni Adnan Menderes’in Başbakan olduğu DP iktidarı dönemine. Bu dönemde de İstanbul’da İmar uygulamalarıyla tarihi eserler yok edilmiştir. İşte sadece bir örnek: Yıl 1954. Tarihi eserler kurulu’nun kararı:  “İstanbul Vezneciler’de bulunan Camcı Ali Camii’nin İmar planında yol güzergahına rastladığı ve Belediyece kaldırılarak dosyada mevcut planda gösterilen yerde yeniden inşa edilmek istendiği bildirilmekte ve kaldırılıp kaldırılmayacağı konusunda bir karar verilmesi istenmektedir.” diye soruluyor. Kurul ise şu cevabı veriyor: “Camcı Ali Camii eski eser olmadığından muhafazası lüzumlu bulunmadığına karar verildi.”  1600’lü yıllardan kalma cami için 1954’de “eski eser değildir” hükmü veriliyor.
Bu ve benzeri birçok belge arşivlerimizde duruyor. 
Bugünkü Fatih ve Büyükşehir Belediyesi’nin uygulaması aynen bunların kopyası.  
Cinnet halinde bir Belediye için bu “tarihî emanetler” metruk harabeler sayılır ve satılmasının (bugünkü deyimle imar değişikliğiyle üzerine ticari, vs. binalar yapılması) hiçbir mahzur yoktur. Aksine  “ihtiyaca binaen satılması”(!) gereklidir.
Bugün 1940’lı yılların CHP ceberrutluğu nasıl “lanet ve dehşet”le hatırlanıyorsa, bu planları uygulamaya koyacak AK PARTİ’li Fatih ve Büyükşehir  Belediyesi de herhalde HAYIRLA YEDEDİLMEYECEKTİR!
Tarihi eserlerin değil, gökdelenlerin, plazaların, rezidansların İHTİRAM gördüğü bir ZİHNİYET!
Şehir ve mabed katliamlarının adresi olarak hemen aklınıza CHP gelmesin. Söyledik ya bu bir zihniyet.  İddiası, muhtevası, rengi, dili, siyasî aidiyeti ne olursa olsun, nerede yaşadığının farkında, nelere sebep olduğunun şuurunda,  nelere muhatap olduğunun idrakinde olmayan bir ZİHNİYET bu.

Hatırlayın: Trabzon’da CHP’li Belediye  Başkanı şehir içindeki hayrat çeşmelerdeki besmeleleri söktürürken yoğun tepki veren, karşı çıkan AK PARTİ; bu kez hem de İstanbul’da daha feci bir katliama imza atıyor.
Bu katliama karşı herkes tepki vermeli! Özellikle de Fatih ve İstanbul halkı! Ve de AK PARTİ’ye oy veren herkes.  Belki bu tepkilerle ilgili belediye/ler neye sebep olacaklarını düşünürler ve kararlarından vazgeçerler.
Ne yazık ki “tarih, kültür ve medeniyet” damarları iktidarların eğitim ve kültür politikaları eliyle ısrarla ve taammüden kurutulmaya çalışılan bir halk nasıl tepki verebilir? 10 yıllık AK PARTİ iktidarının terkettiği 2 önemli alan da  Şehir ve Kültür değil midir?
Tarih ve medeniyet idrakinin ne olduğunu anlayamayan şehir yöneticilerine, Belediye Başkanlarına altını çizerek şunu söylüyoruz:
Herhangi bir tarihî eserin küçük bir parçası bile sizi tarihî derinliklere götürür, bir tasavvura ulaştırır. Nasıl ki her türlü objenin çağrışımları, uyaranları farklı ise,  tarihi bir eser karşısında da zihin ve kalp çağrışımlarınız farklıdır. Özellikle de henüz idrak çağında olan çocukların gördüğü tarihî eserler, onların zihinlerine o eserlerin ait olduğu kültür ve medeniyetten izler düşüreceğinin idrakinde iseniz, o eserlerin de idrakindesiniz demektir.  
Batı’da çok değil yüz yıl önceye ait küçük bir tarihi taş  parçası veya herhangi bir arkeolojik kalıntı bile ‘koruma’ya alınırken, İstanbul gibi bir medeniyet şehrinin adeta “tarihî akciğer”leri yok ediliyor. Şehrin tarihi akciğerleri, yâni tarihin nefes alıp verdiği günümüzdeki tarihî yapılar, anıtlar, eserler…
Yapılanlar karşısında kimden imdat isteyelim?
İstanbul’un tarihî silueti bozuluyor diye harekete geçen UNESCO’dan mı?
Yoksa CHP’den mi istimdatta bulunalım?
Ey AK PARTİ’li Fatih Belediyesi!
Ey  Büyükşehir Belediyesi!
Üzerini kazımaya çalıştığınız o tarihî mescid, medrese, tekke, çeşme ve hamamların sizin VARLIK NEDENİNİZ olduğunu hiç düşündünüz mü?
TARİH’i eserleri KATLEDENLERin, bir gün TARİHİN KISAS’ına tabi olacağını unutmayın!
Tarihî eserlerden veya kalıntılarından sökülecek bir taş parçası tarihin bir sayfasını sökmek demektir.
Eyyüb El Ensarî’nin, İstanbul için şehid düşmüş sahabîlerin ve Fatih’in kabirleri önünde işlenen bu cinayetlere kelime bulamıyorum.
Size Tanpınar’ın bir cümlesini  hatırlatalım da belki nasıl bir cinayet işlediğinizi anlarsınız:
“CEDLERİMİZ İNŞA ETMİYOR, İBADET EDİYORLARDI!

Siz ise cedlerinizin İNŞA ettiklerini İMHA ettiğinizin farkında mısınız?

“Kentsel Dönüşüm”ün “rantsal dönüşüm”e tahvili işte böylesine netameli bir sonuç getiriyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder