Yahya Düzenli
duzenliyahya@gmail.com
Yazık Trabzon’a.
Yazık bir zamanların medeniyet şehrine!“Şifasız bir illet”le malûl, “hafızası” silinmiş bu şehrin haline bakın!
İnşa ve ihya edicisini idrak edemeyen, sahip çıkamayan şehre veyl!
Yazık, kendisine şehrin emanet edildiği yöneticilere, siyasîlere!
Veyl, veyl ki, şehrin tarihîne, tarihî kültürüne, tarihî şahsiyetine,
tarihî duruşuna asla lâyık olmayan ancak şehir adına ahkâm kesen iktidar
sahiplerine!
Kendisine sahip çıkanları unutmak bir “amnezi” halidir, hafıza kaybıdır, ruh
hastalığıdır.
O, 29 yıl şehrinize sahip çıktı ama siz bırakın ona, onun mirasına, onun
davasına sahip çıkmayı, onun ismine bile sahip çıkamadınız!
O’nun isminden ürktünüz, korktunuz!
O’nun isminden korkanlarla aynı safı paylaştınız!
Dünü muhteşem bugünü meflûç ve mülevvesleştirilmiş bu şehir O’nun ismine
bile sahip çıkamadı!
Çünkü “zuhurunun şiddeti” herkesi rahatsız etti!
O, şehrinin ve bütün bir Osmanlı medeniyet dünyasının “ifsat olmaması” için
uğraştı.
Bugün ise ismi etrafında koparılan gürültüleri herkesten önce defetmesi gereken
şehir, yâni Trabzon, ne yazık ki “40 bin
aleviyi katletti” galiz iftirasına “sükût
ikrardandır” fehvasınca sessiz kalıyor. Böylece koronun “kakafoni”sini vecd
içinde dinliyor!
Daha 11 yaşında bir çocukken babası II.Bayezid’in Trabzon’a emanet ettiği,
“devlet-i ebed müddet”i devralacağı güne kadar Trabzon’u da ona emanet ettiği
büyük Cihangir, bugün İstanbul’daki kabrinden Trabzon’u mahzun bir şekilde seyrediyor!
Kendisine sahip çıkamayan şehrin haline ibretle bakıyor!
Kime sahip çıkabildi ki O’na sahip çıkabilsin?
Oğlu Süleyman’ın döşeğinde doğduğu, annesi Gülbahar Hatun’un toprağında
yattığı Trabzon O’nu idrak etmekten aciz bir halde!
Kimden bahsettiğimizi anlıyorsunuz.
Yavuz Sultan Selim’den… Yâni “Hâdim'ul-Harameyn'iş-Şerifeyn”den…
Fatih’in Trabzon’un fethinden 20 yıl sonra torunu Yavuz Sultan Selim’in
1481-1510 yılları arasında 29 yıl Trabzon’da Sancakbeyi (Vali) olarak görev yaptığını
biliyoruz. Oldukça geç bir dönemde imparatorluğun başına geçen Yavuz 8 yıl
içinde imparatorluğun sınırlarını çok geniş coğrafyaya kavuşturdu.
Yöneticiliğinin yanında muhteşem bir divan sahibi (ancak ne yazık ki bugüne
kadar yayınlanmamıştır) olan Yavuz erken bir yaşta, 49 yaşında vefat ediyor.
Konumuz Yavuz Sultan Selim’in kronolojik hayatı değil.
Trabzon’un Büyükşehir Belediyesi statüsü kazanmasıyla birlikte metropol
ilçeye “Yavuz Selim” ismi verilmesi
teklifinin TBMM İçişleri Komisyonu’nda “Ortahisar” olarak değiştirmesine
değinmek istiyoruz.
İşin TBMM İçişleri Komisyonu süreci şöyle:
Önce Kanun Tasarısı “Trabzon ilinde, Trabzon Belediyesinin mahalleleri merkez
olmak üzere, Trabzon Merkez ilçe sınırları içerisindeki köyler ile
belediyelerden oluşan Yavuzselim ilçesi ve aynı adla belediye kurulmuştur.” şeklinde İçişleri
Komisyonuna geliyor. Alevi milletvekillerinin diretmesi ve komisyon üyesi 16
AKP, 5 CHP, 3 MHP ve 1 BDP milletvekilinin “oybirliğiyle” değiştirilerek
31.10.2012 tarih ve 11 no.lu kararla şu şekilde kabul ediliyor:
“Yirmialtıncı
fıkrasında ve Tasarıya ekli (25) sayılı listede geçen “Yavuzselim” ibareleri,
Trabzon
merkezinin isminin eskiden beri Ortahisar olarak anılması ve tarihi özellikleri
sebebiyle “Ortahisar” olarak değiştirilmesi suretiyle, kabul edilmiştir.”
Gerekçeye
bakın: “Trabzon merkezinin isminin eskiden beri Ortahisar olarak anılması ve
tarihi özellikleri sebebiyle” Yavuzselim ismi Ortahisar olarak değiştiriliyor.
Yâni bu gerekçeye göre “Yavuz Selim” isminin hiçbir tarihi özelliği yok!
Tarihe kayıt düşülmesi açısından bu karara imza atan İçişleri Komisyonu’nun
AKP’li üyeleri ile Trabzon AKP Milletvekillerinin de isimlerini zikredelim.
İçişleri Komisyonu’nun AK Parti’li milletvekilleri:
Feyzullah Kıyıklık (İstanbul), Mehmet Ersoy (Sinop), Hüseyin Bürge
(İstanbul), Gülay Samancı (İstanbul), Ali Küçükaydın (Adana), Cuma İçten
(Diyarbakır), Sermin Balık (Elazığ), İlhan İşbilen (İzmir), Muzaffer Aslan
(Kırşehir), İlyas Şeker (Kocaeli), Mustafa Alkış (Konya), A. Tevfik Uzun
(Mersin), Alpaslan Kavaklıoğlu (Niğde), Ali Turan (Sivas), M. Emin Dindar
(Şırnak), Özcan Ulupınar (Zonguldak).
Bu değişikliğe “seyirci kalarak” onaylayan Trabzon’un AK Parti’li Bakan ve
Milletvekilleri:
Erdoğan Bayraktar (Çevre ve Şehircilik Bakanı), Aydın Bıyıklıoğlu, Faruk
Nafiz Özak, Safiye Seymenoğlu.
Ayrıca MHP Milletvekili Koray Aydın ve CHP milletvekili M. Volkan
Canalioğlu.
Şehir Fatih, Yavuz, Kanuni hamasetinden vazgeçemiyor
ama Trabzon’un Büyükşehir Belediyesi olmasıyla kurulan metropol ilçenin ismi
TBMM’ye gönderilen tasarıda “Yavuz Selim” olarak yer almışken, İçişleri
Komisyonu’nda CHP’li değil de AKP’li üyelerin teklifiyle “Ortahisar” olarak
değiştiriliyor.
Böylece yeni ilçeye “Yavuz Selim” yerine
“Ortahisar” ismi konuluyor. O da ilginç ve saçma. Çünkü Trabzon’da 3 hisar var:
Aşağı, orta ve yukarı hisar. Yeni ihdas edilen Ortahisar ilçesi galiba sahilden
başlayıp Bahçecik’e kadar çıkacak. Peki bu “Ortahisar” ne oluyor? Hiçbir anlam, derinlik, arka plân, güzellik, aidiyet içermeyen bir isim: Ortahisar.
Tam bir coğrafi anakronizm. Şaşkınlığın ve
paniğin verdiği tam bir toponimik saçmalık..
Bu isim değişikliği üzerine Ak Parti’nin
Trabzon Milletvekilleri “komisyondaki
bazı arkadaşlarımızın hassasiyetini dikkate aldık.” diyor. Yâni
komisyondaki Alevi milletvekillerinin bu isme karşı çıkması üzerine AKP’liler
“ric’at” ederek isim değiştiriyorlar. Bütün bir şehrin tarihsel aidiyet
damarları bir tarafa itiliyor, adeta şehir bu damardan koparılıyor, ancak Alevî milletvekillerinin ‘direniş’leri
AKP’nin duyarlılık hisarlarını yıkıyor.
Trabzon’un AK Parti’li Bakan ve
milletvekilleri herhalde heyecan, panik ve şaşkınlıktan “Tunceli”nin bir
ilçesine “Yavuz Selim” isminin konulduğunu zannediyor olsalar gerek!
Peki, “Yavuz Selim” ismine karşı çıkan Alevî
milletvekilleri, Alevilerin yoğun oldukları bir ilçeye Trabzon’lu siyasîlerin
tasvip etmedikleri bir isim verilmesi karşısında Trabzon milletvekillerinin hassasiyetlerini (eğer varsa tabii)dikkate
alacaklar mıdır? Hiç zannetmiyoruz.
Bu nasıl bir komplekstir, nasıl bir korkudur?
Hâle bakılırsa Trabzon’da Osmanlı’dan kalma ne
varsa hepsinin silinmesinin önü böylece açılmış oluyor! Alevi milletvekillerinin taleplerine bu kadar saygılı (!) AK Parti’li vekillere isim değişikliği önerilerini biraz daha genişleterek Trabzon’daki tüm Ömer, Osman, Ayşe isimlerinin de değiştirilmesini teklif etmelerini tavsiye ediyoruz! Böylece toplumsal barışa (!) daha yüksek bir katkı yapmış olurlar!
Dahası var: Yavuz Sultan Selim isimli tüm
eğitim kurumlarını, mahalleleri, kültür merkezlerini, cadde ve sokaklarını da değiştirmek
lazım.
Şu anda Trabzon’da Alevi nüfusu veya topluluğu
olmamasına rağmen bu girişim şehrin duyarlılığına binaen mi
yapılıyor?
Öte yandan stadyumuna ve futbol takımına sahip
çıktığı kadar tarihî şahsiyetlerine, hazinelerine sahip olamayan bir şehrin
patolojik hali giderek derinleşiyor!
Bunca tarihçiler, iş adamları, kültür-sanat
adamları, bürokratlar neredeler? Hiçbir yerde yoklar! Çünkü bu “vak’a-i adiye”den iş için zihin
yormaya değmez!
Akçeli işler için heyecanlananların, adrenali
yükselenlerin şehrin toponimisi değişirken tansiyonları düşüyor!
“Tarihî yazan coğrafyadır” sözüne bir ilave yapalım:
Gelecek yüzyıllarda Trabzon’un tarihini yazacaklara bugünden toponimik malzeme
hazırlayamayanların bugün de bu şehirde yaşama hakları olmasa gerek! Eğer
yaşıyorlarsa bu “bitkisel hayat”tan ibaret bir canlılıktır!
Yazımızın başındaki cümlelerimizi tekrarlayarak
bitirelim:
Yazık Trabzon’a!Yazık bir zamanların medeniyet şehrine!
İnşa ve ihya edicisini idrak edemeyen, sahip çıkamayan şehre veyl!
Yazık, kendisine şehrin emanet edildiği yöneticilere, siyasîlere!
“Şifasız bir illet”le malûl, “hafızası” silinmiş bir şehrin haline bakın!
Bir atasözümüz “gevşek tükrük sakal
murdar eder” der. Madem sahip çıkamayacaktınız niçin “Yavuz Selim” ismini
teklif ettiniz? Bu şehre yapılmış tam bir “istiskal” yâni aşağılama, tahammül
edememedir. Tarih bu istiskali unutmayacaktır! Yeniden depreşen “tarihî
hamakat”in izah edilir bir tarafı yok!
Size “Şehirden
Yavuz Selim ismi silinirken siz neredeydiniz?” diye sorarlar bir gün!
Yazık medeniyet şehri Trabzon’u “beyin
felci”ne uğratıp “ismini hatırlayamaz” hale getirenlere!
Yazık, tarihsel saplantılarını inanç haline
getirip, senin büyük tarihinin isimlerini sana lanet edilesi, kaçılası bir isim
olarak sunanlara boyun eğenlere.
Tarih ve şehir bu zavallı karara imza atanları
da layıkıyla hatırlayacaktır mutlaka.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder