16 Temmuz 2013 Salı

YENİ BİR ŞEHİR VİRÜSÜ: “AKILLI BİNA”LAR..


Yahya Düzenli
duzenliyahya@gmail.com

Kim ne derse desin, kim nasıl düşünürse düşünsün, şehirlerimiz tarihte haçlı ve Moğolların şehir katliamlarını aşmış, şekil ve muhteva değiştirmiş bir katliam sürecini yaşıyor!

Derinlikli insan kalmayınca idrak şehri terketti. Artık “şehir” diye bir tasavvur da kalmadı.

Şehir denilen şey AVM’ler, rezidanslar, güvenlikli siteler, gökdelenler ve biraz ‘dikme ve çakma park’lar, asfalt caddeler… Bunlar arasında da “laboratuvarda üretilmiş canlı”lar gibi dolaşan, uyuyan-uyanan, koşuşturan (Dostoyevski’nin deyimiyle) insancıklar…

Şehir denilen şey artık rezidans tüccarlarının “satış ofisleri”nde sergiledikleri büyük gökdelen maketlerinden ibaret… Şehir, bu maketlerin büyütülmüş şekli…

Bunlar modern zamanların “şehir virüsleri”…

Bu virüslere bir yenisi daha ekleniyor. Şehirlerimizin bozulan şahsiyetine yeni bir mızrak daha saplanıyor. “Güvenlikli Site”ler geride kaldı, evrimin bir ileri aşamasına ulaştık. Henüz kafasını yeni çıkarmasına rağmen pusuda bekleyen, her an müthiş bir şekilde harekete geçecek olan bir virüs… Adı “akıllı bina”… Yeni “şehir konsepti”nde “Çevre dostu” gerekçesiyle/ uydurmasıyla icad edilen bir bina türü… 
 
Şehir o hale geliyor ki her bina “kendi aklı”yla diğer binaların adeta “rakibi”. Kendi kendine yeten, yeni teknolojilerin denendiği, uygulandığı, otomasyon sistemleriyle donatılmış, enerji ve konforla bezenmiş bir ucube akıllı bina… Diğer adı “yeşil bina”…

Yâni “günümüz yaşam ve çalışma koşullarını etkileyen teknolojik gelişimler sonucu ihtiyaç duyduğumuz her şeyi sağlayan yapılar” akıllı binalar olarak adlandırılıyor.
Bu konuda düzenlenen bir konferansın konularına baktığımızda “akıllı bina”nın karakteri ortaya çıkıyor:

“Dünden bugüne ev zekası gelişimi, Akıllı telefonlar ve akıllı evlerdeki rolü, “Internet of things” nedir? Günümüzün “bağlı” dünyası, Akıllı evlerden akıllı şehirlere, Akıllı ev ekranından “alışveriş” ve “concierge” hizmetleri, Akıllı evlerde enerji tasarrufu, Otellerde Akıllı Oda/Akıllı Otel Uygulamaları, KNX Otomasyonu ile Akıllı Evlerde Enerji Verimliliği ve Konfor, “Akıllı ev neler sunmalı? Sağlayıcı ve kullanıcı açısından değerlendirmeler”  Akıllı evlerde tek kutu dönemi,   İnternet Teknolojilerinin Gelişiminin Akıllı Ev Teknolojilerine Yansıması, Yeni Nesil Akıllı Ev ve Ofisler,   Akıllı Evlerde Güvenlik…”

Dahası da var. “Akıllı bina çözümleri”ne ilişkin şunlar öneriliyor: 
 
"Bina Otomasyon ve Yönetim Sistemleri, Yangın Algılama ve Alarm Sistemleri, CCTV ve IP Kamera Sistemleri, SMATV ve IP TV Sistemleri, Kartlı Geçiş, Bariyer ve Güvenlik Sistemleri, Duman Kontrol ve Tahliye Sistemleri, Acil Durum Aydınlatma Sistemleri, Seslendirme ve Acil Anons Sistemleri, Gaz Algılama ve Alarm Sistemleri, Haberleşme Sistemleri, Fiberoptik ve Kablosuz İletişim Sistemleri, Hemşire Çağrı Sistemleri, Ev Otomasyon ve Video-İnterkom Sistemleri, Kesintisiz Güç Kaynakları ve Jeneratör Sistemleri"
 
Modern zamanların “şehir” aklına uygun “akıllı bina”ların  çerçevesi bunlar. Bu vasıflarıyla “akıllı bina”, insan için “yaşama mekânı” değil, onu imha için “nükleer depo”ya dönüştürülmüş bir yapı.

İzzet Molla’nın söylediği gibi “akıllı bina”larda  “ne ararsan bulunur, derde devadan gayrı!”
Bu binaların kendileri akıllı olduğu gibi odaları, mutfakları, koridorları, banyoları, wc’leri de ‘mikro akıl’larla donatılmış.  O kadar akıl var ki, bu hal karşısında neredeyse “akıllar delirecek”!

Bu hal karşısında rahmetli muhakkik mimar Turgut Cansever sanki başka bir gezegenden feryâd ediyor:
 
“Gökdelenleri inşa edenler bir nefsaniyet tavrını ortaya koyuyor. “Öyle bir şey yapayım ki yaptığım karşısında herkes eziklik duysun” diyorlar. Yaptıkları şeyin büyüklüğünden kendilerini kurtaracak bir gücün oluşacağını zannediyorlar… Bütün şehirlerde apartmanda yaşamayı esas sayan merkezî teknokrasi ve sözde aydın diktatöryasının imar planları ile Paris benzeri şehirler gerçekleştirme isteğinin sebep olduğu felâket ortada iken halkımızın küçük de olsa bir avlusu, bahçesi olan evlerde yaşamak istediği bilinmektedir. Halkın insan olma haysiyetinden kaynaklanan bu talebini hiçe saymaya kimsenin hakkı olmadığı gibi talebe karşı çıkmanın yanılgıyı bir millî felaket düzeyine çıkartacağı da âşîkârdır..”

İnsanoğlu’nun konforu arttıkça tatminsizliği, iştahı, huzursuzluğu ve isyanı da artıyor. Tatmin ettiği her ihtiyacında açlığı, kıtlığı artıyor ve daha fazlasına ihtiyaç duyuyor. Sınır tanımayan ihtirasları, onu “kendi kendinin kurdu” haline getirmenin yeni bir aracını buldu: Akıllı binalar.
 
Burada bir not düşmemiz de gerekiyor. “Akıllı bina”ların ‘enerji tasarrufu’ sağlamasını olumlu bulmakla birlikte, teknolojisiyle birlikle getirdiği ‘yaşama biçimi’ ve kültür, insanın Charli Chaplin’in ‘modern zam 
anlar’ filminde olduğu gibi teknolojinin kapanına kısılmış iradesiz bir yaratık haline gelmesinin önünü açıyor olmasıyla gayr-i insanî tarafını da görmemiz gerekiyor. Bizim bakışımız ve yazımızın tema’sı bu yönüne yöneliktir. Yâni toptan bir karşı çıkışın arkasında ‘kullanım tarzı’na özellikle vurgu yapıyoruz.

Yazımı bitirirken konu ile ilgili sohbet ettiğim arkadaşım Barış Aybakır 15. Yüzyıl şehirlerinden  bir örnek verdi: “Ortaçağda Akdeniz ticaretiyle en önemli finans merkezi haline gelen ve refahını artıran Venedik’te çok katlı binalar yapılmaya başlanmıştı. Bu sırada Orta çağın gökdelenleri Venedik’te göğü döğmeye başlamıştı.”
Tıpkı Venedik’te olduğu gibi biz de 21. Yüzyılda, bütün bir tarihî şehir tecrübemizi, medeniyet tasavvurumuzu, mimarimizi terk ederek, hatta onlara isyan ederek, kozmopolit dünya tasavvurunu mitleştirerek Venedik’in gökdelenlerini “akıllı bina” olarak hayatımıza sokuyoruz.

İlginçtir ki bizim minarelerimiz şehirlerimizde yeryüzünün gökyüzüne hasretiyle yükselirken, Venedik’in binaları gökyüzünden intikam alırcasına yeryüzünü istila ediyordu. Tıpkı şehirlerimizde yükselen Gökdelenler, AVM’ler, rezidanslar, iş kuleleri, güvenlikli siteler ve yeni akıllı binalar gibi…
 
Endişemiz: Akıllı binalar insanı akıldan, idrakten, irfandan yâni kendinden uzaklaştıracak!

Onun için kalp ve akıl bütünlüğünü parçalayan “akıllı bina”ların insanı bu dünyaya “hapsetmesinden” endişeliyiz, ürperiyoruz!
 
Modern zaman şehirleri insanın “yalnızlık hissi”ni derinleştiriyor. İnsanoğlunun teknolojiyle teması arttıkça yalnızlığı, yalıtılmışlığı ve duyarsızlığı da artıyor.

Bilmek lazımdır ki; fanilik, güvenlik duvarlarının arkasında da insanoğlunu bulacak!

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder