28 Mayıs 2012 Pazartesi

"STADYUM AYİNİ"NDEN VAZGEÇEMEYEN ŞEHİR...


Yahya Düzenli
duzenliyahya@gmail.com

Modern zamanlarda tarihî medeniyet şehirlerine musallat, özel “imal ve icad edilmiş” uğraşların başında futbol geliyor. Konuyu Trabzon’la kayıtlı tutarak söyleyelim ki; futbol Trabzon’da özellikle “imal ve icad edilmiş” bir ‘zaman ve değer öldürücü’ araç haline gelmiştir.

Futbolun da sınırlarında kalmak ve taşmamak kaydıyla “insanî” bir araç ve etkinlik olduğu düşünüldüğünde, araçların tabiatında doğrudan bir “kutsallık” veya “faydalı-zararlı” olacak bir özellik yok. “Kullanana göre” değer ve değersizlik kazanan araçların, yöneltildiği hedef gözden kaçırıldığında veya görülmediğinde, siz işin sadece pasif bir figüranı oluyorsunuz.

Futbol Trabzon’da bütün bir şehir halkı için böyle bir araç-enstrumandır. Ancak uzun süredir “haddini aşmış” ve icad edicisini de yok etmeye kasdetmiş bir “Frankeştayn” haline gelmesinin izah edilebilir, kabul edilebilir, anlaşılabilir bir tarafı artık kalmamıştır!

Kim ne söylerse söylesin, kim ne yazarsa yazsın, kim ne yaparsa yapsın futbol Trabzon’un bir gerçeği değil bir yanılsamasıdır. Bu yanılsama peşinde bütün bir şehir halkının iradesi illüzyona tabi tutulmuştur. Biz, bu konuda birilerinin kurgusu ile şehrin gerçeğinin farklı olduğunu düşünüyoruz.

Kim bu birileri? Şehir insanının sinirlerini tahrik edenler, yığınları stadyuma mecbur hale getirenler! Stadyuma yâni artık “kutsal bir mekân” haline gelen modern zaman arenasına…

Daha önce bu konuda yazdığım yazılarda “medeniyet şehirlerine musallat virüsler”den bahsetmiş ve futbolun şehrimiz için bir tür ‘zararlı madde’ haline geldiğine işaret etmiştim. Aynı tespitimi tekrarlamakta ve tahkimde ısrarlıyım.

Maalesef şehir insanının dinamik enerjisini kanalize edecek, daha doğrusu boşa harcayacak en önemli araç haline gelen futbolun son yıllarda adeta “baronlar”ın elinde “urlaşmış” ve “kendisini aşan” karanlık ilişkilere meze edilmesi, futbolun ülkemiz ve şehrimizdeki geleceği adına vahim bir gelişmedir. Son zamanlarda yargıya intikal eden “şike” olaylarına, iddialara ve tutuklamalara baktığımızda futbol adına tezgahlananların asla “masum” olmadığını, tam aksine tasarlanmış, kurgulanmış operasyonlar olduğunu görüyoruz. 

Onun için diyoruz ki: Bütün bir ülke ve şehir halkı “futbol yalanı”yla meşgul edilmiş ve edilmektedir. Konuya kendi şehrimizden baktığımızda, şehir halkına şöyle seslenebiliriz:

Ey şehir halkı!

·         Sana birileri “dört büyükler” diye efsane üretip “Anadolu’nun İstanbul’a kafa tutan yıldızı” serenadlarıyla güya kişilik kazandırmak istediler.  Oysa ki, bu “yapay güven kompleksi” ve psiko-gururu altında kültürde, sanatta, ekonomide, siyasette “küçülen” bir şehir haline geldin.
·         Çünkü; senin masum düşüncelerle yöneldiğin futbol birilerinin “rant kapısı”dır!
·         Çünkü; senin “şehrini temsil ettiği”ni zannettiğin futbol, şehrinin “teslim” aracıdır!
·         Çünkü; senin şehre aidiyetinin bir gereği zannettiğin futbol, aksine şehrinden uzaklaşman için silah haline getirilmiştir!
·         Çünkü; sana zorla “değer” olarak benimsetilmek istenen, “kimlik” olarak giydirilmek istenen futbol “birilerinin” çıkar aracıdır!
·         Çünkü futbol, şehrinde bir “çevre kirletici” araç haline geldi!
·         Ne kadar çırpınırsalar çırpınsınlar Trabzon alelâde bir “futbol kenti” olmamalıdır!
·         Trabzon kendisine futbolu “varlık şartı” olarak giydirenlerden ayrılmalı, ayrışmalı ve arınmalıdır!
·         Futbol’un “maddi rant”ının ve beraberinde “müstakbel rantlar”ın kimlere kanalize edildiğini gör!
·         Şehrinin modern zaman arenasına çevirmek, insanlarını da ‘gladyatör psikozu’na sokmak istenildiğini gör!

Ülkeyi sarsacak şekilde futbolda yaşanan “şike” ve konunun yargıya taşınması sürecinin vehametine rağmen, halâ futbol ve baronlarının “idol” olarak ölümsüzleştirilmesi karşısında insan aklını kaybedecek hale geliyor!

Medeniyet şehri olduğu dönemlerde ilim-kültür-sanat ve ticaretle temayüz eden Trabzon, şimdilerde ne yazık ki “stadyum ayinleri”yle tebarüz ediyor. Bir zamanlar uluslararası niteliğiyle  sadece malların değil dillerin-kültürlerin karşılaştığı zenginliğe yatak olan Trabzon’da, modern zamanlarda âyinler eşliğinde 11+11 gladyatör karşılaşıyor.

Bütün bu söylediklerimizi teyid eden (ispatlayan) Trabzonspor kulübünün teknik yöneticisi Şenol Güneş’in şu sözlerine rağmen “futbol cinneti”ne tutulmuş şehirde hayat “hiçbir şey olmamış gibi” devam mı edecek?

Şenol Güneş, bir futbol adamından beklenmeyecek bir soğukkanlılıkla, adeta bir filozof gibi şunları söylüyor: “Bu sene futbol futbol için değil, para için oynandığı için bütün değerler yok oldu. Maalesef suçlunun çıkmadığı bir yerde herkes suçlu oldu. Adalet ortaya çıkmadığı için herkes suçludur. Hırsız bulunamadığı için herkes suçlu…. Futbol çok tahribata uğradı… Çok adaletsizlik oldu ve futbol güzeliğini yitirdi… Einstein'ın dediği gibi; 'Ben söyleyeceğimi söyledim, bana eyvallah. Artık diyecek bir şey kalmadı… Birbirimize girdiğimizi düşünüyoruz. Kimsenin kimseye saygısı kalmadı. Bunları olumsuz bir tablo çizmek için değil olumsuzluğu ortaya çıkarmak için söylüyoruz."

Bir futbol yöneticisinin ağzından bunları dinlemek önemli.

Şimdi tekrar soruyoruz:

Ey Şehir Halkı!

Senin inandıklarını, değerlerini, önemsediklerini, öncelediklerini tersyüz edip ‘modern zaman fetişleri’ni zorla “değer” olarak altın tabakta sana sunanlara halâ itibar edecek misin?

Bütün bir şehir halkını “stadyum âyini”nden vazgeçemeyecek hale getirenler üzerinde hâlâ düşünmeyecek misin?

Bütün değerlerini “yok edici” hale gelen futbolun şehrin enerjisini nasıl bitirdiğini, “stadyum ayini”ne mahkûm ettiğini görmeyecek misin?

Bilinen ölçüyü bir kez daha tekrarlayalım: “Haddini aşan her şey zıddına döner!”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder