20 Ekim 2011 Perşembe

11 mitolojik tanrının AKYAZI OLİMPOSU...

Yahya DÜZENLİ



Antik mitolojide şehirlerin hikâyelerine göz attığımızda; tanrıların şehre dair her şeyin belirleyicisi ve mutlak hakimi olduklarını görüyoruz. Tanrıların gazabına uğrayan antik şehir halklarının nasıl cezalandırıldığını, tanrılarla “iyi geçinen” şehirlerin ise tanrıların yönetiminde/gölgesinde varlıklarını sürdürdüklerini okuyoruz.


Mitoloji böyle…


Modern zamanlarda da değişen bir şey yok… Modern fetişler, mitolojik tanrıların işlevini görüyor.


Trabzon bu modern zaman fetişlerine teslim olan, “mit”lere tazîmde rakip tanımayan şehirlerden birisi haline geldi. En önemli mit veya fetiş; futbol “yaşayan mitolojik değer” olarak şehri peşine takıp götürüyor.


Şehrin 11 mitolojik tanrısının yaşadığı “Avni Aker” adlı ARENA’sı yetersiz kalınca Tanrılar için denize nazır, lebiderya AKYAZI isimli modern bir OLİMPOS yapılması kararlaştırıldı. Planlamalar tamamlandı. Şehrin en büyük projesi ve en önemli “kentsel dönüşümü” için hummalı çalışmalar başlatıldı.


Öyle ya… Şehri kasıp kavuran, istilanın da ötesinde dönüştüren futbolun 11 mitolojik tanrılarının yeni mekânı AKYAZI OLİMPOSU şehrin en önemli projesi olmalıydı !Mimarlar Odası’nın başvurusu sonucu mahkeme’nin durdurduğu Akyazı OLİMPOS inşaatının yeni bir kararla devam edecek olmasını Çevre ve Şehircilik Bakanı sevinçle karşılayarak “Akyazı projesi mutlaka tamamlanacak. Namludan çıkan mermi geri girer mi? Herkes destek olmalı. Trabzon’un yüzde 95’i bunu istiyor.” diyor. Hatta Bakan bir Trabzon seyahatinde (uzun süredir bir amentü gibi tekrarlanan o meşhur söze gönderme yaparak) “Trabzon’un bir spor ve futbol şehri olduğu” nu söylemeden geçemiyor.


Trabzon Valisi “Akyazı’ya Trabzonlular sahip çıkmalı” diyor. Belediye Başkanı “dev bir proje” olarak nitelendiriyor.


Biz, Bakan, Vali ve Belediye Başkanı’nın evrâd ve ezkârına katılmıyor, onlar gibi düşünmüyoruz. Bakanın ifadesiyle; istemeyen % 5 içinde bulunuyoruz.


Akyazı OLİMPOS’unda Trabzonspor için 40 bin kişilik stadyum, 3 bin seyircilik kapalı spor salonu, 1 adet doğal, 1 adet sentetik yüzeyli çim futbol sahası, 6 adet açık tenis kortu, 1 adet 3 bin seyircili centerkort, basketbol ve voleybol sahaları ile sporla ilgili diğer sosyal donatı alanları yer alıyor.


Trabzon AKYAZI OLİMPOSU doğan her çocuğun kutsanacağı tanrısal mekân olarak bugünlerde inşaatına yeniden başlanıyor.


AKYAZI OLİMPOSU’nun deniz kenarına yapılması da herhalde Deniz tanrısı POSEIDON’a olan saygıdan kaynaklanıyor olsa gerek! Yaşadığımız şehir kadar OLİMPOS’a tutkulu ve 11 mitolojik tanrının gazabından korkan başka bir şehir var mı bilemiyorum.


Sanki şehrin tek ihtiyacı 11 mitolojik tanrının yeni mekânı Akyazı OLİMPOSU imişçesine bütün kaynaklar burası için seferber ediliyor. Olimpos’un projesi ve yeri hazır…


11 FUTBOL TANRISI’nın haftalık ayin için toplanacağı AKYAZI için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, siyasiler, belediye başkanı ve bir kısım şehirli var gücüyle çalışıyor (!).


OLİMPOS’a karşı çıkan herkes aforoz ediliyor. Bir yazımda “Şehrin 11 Azizi” demiştim. İfadenin hafif kaldığını fark ederek gelişmeleri ve “gerçeği” görerek tanımlamamızı “11 mitolojik tanrı” olarak düzeltelim…


Yunan Mitolojisinde de OLİMPOS; tanrıların yaşadığı dağdır. Bu dağda tanrıların sarayları bulunuyor. Olimpos Tanrılarının en büyüğü ve sahibi Zeus… Gökyüzü tanrısıdır. Şimşek ve gök gürültüleri onun eseridir. Olimpos tanrılarından 11’inin ismini verelim: Zeus, Apollon, Artemis, Hermes, Ares Demeter, Poseidon, Adonis, Dionysos, Alkyone, Asie. Birkaç da yedek tanrı adı sayalım: Asklepios, Athena ve Auroa.


Büyük ihtimalle yakında modern zamanların AKYAZI OLİMPOS’unda futbol ayininin tanrıları boy gösterecek…


TS Kulüp Başkanı’nın “Futbol, Trabzon’da din gibidir! Değerler sıralamasında Türkiye, Atatürk, din gibi ilk sıralarda gelir” sözü de neredeyse yazıtlara geçti. Bu söz’ün bütün Trabzon halkını kapsamaması gerektiği hususunda bir itiraz şerhi düşerek, bizim “Akyazı şehrin yeni Olimpos’u” tesbitimizi doğrular nitelikte olduğunu söyleyelim..


Bütün bir şehri sürükleyen, fetişleşmiş “futbol miti”ni asla eleştiremezsiniz. Olimpos’un 11 tanrısına karşı söz söyleyemezsiniz. Avni Aker ARENAsı ve AKYAZI OLİMPOS’una en küçük bir eleştiri aforoz sebebidir.


İlginç olan bir husus da: Günebakış’ın yaptığı bir ankette şehir halkına sorduğu “Trabzon için Akyazı mı daha önemli, yeni bir üniversite mi?” sorusuna katılanların % 60,5’u Akyazı cevabını veriyor.


Şehir nasıl böylesine şartlandırılmış insan hayret ediyor.


Bu sonuç, şehrimizin akıbetinin “hayrolmayacağı”na işaret eden en önemli delillerden birisi. Şehri Olimpos tanrılarına “inandırma ve şartlandırma süreci” şöyle işliyor:


Önce 11 mitolojik tanrı şehir halkına “ölümsüz”, onların futbol ayinleri de “kutsal” olarak telkin edilip, inandırılır. Sonra her hafta sonu ‘futbol ayini’ için şehir halkı OLİMPOS’a doğru yola çıkarılır. Küçük çocukları olanlar onları “hayatın gerçeğine” hazırlamak ve alışkanlık kazandırmak için yanlarına alarak ‘huzur ve haşyet’ içerisinde coşkulu bir şekilde tezahürat yapılan OLİMPOS’a girerler. Âyin 90 dakika ile sınırlıdır. Ruhî ve bedenî bütün melekelerinizi vecd halinde bu 90 dikakaya konsantre etmelisiniz. Şehrin 11 tanrısı ile diğer şehirlerin tanrılarının karşılaştığı futbol ayini (galibiyet veya mağlubiyete bağlı olarak) bazan şölene bazan de kaosa döner. Şehrin yayın organları bu konuda sürekli âyine katılım çağrısı yaparlar. Sayfalarında bol bol tanrı ikonaları yayınlarlar. Tanrıların birbirleriyle olan mücadelelerinden resimlere yer verirler. 90 dakikalık OLİMPOS AYİNİ sonunda gelecek haftanın ayini için tekrar hazırlık yapmak üzere herkes evlerine, işyerlerine doğru döner. Ertesi günden itibaren yayın organlarında, evlerde, işyerlerinde, caddelerde, hastane ve hapishanelerde, kışlalarda, vs. Olimpos’taki futbol ayini değerlendirilir, yorumlanır. Ölümcül hastalar bile kendilerine anlatılan o haftaki ayinle hastalığını unuturlar.


AKYAZI OLİMPOSUnun şehre yeni “fetiş”ler yeni ”mit”ler kazandıracağından şüphemiz yok! Bundan başka da bir şey getirmeyecek.


Şehrimizi istila eden “futbol virüsü”nün daha da çeşitlenmesine ve yaygınlaşmasına sebep olacak.

Trabzon, gerçekten antik mitolojilerin modern fetişlere dönüştüğü ender şehirlerden birisi olarak “mitolojik kent” haline geldi. 2011 Avrupa Gençlik Olimpiyatları için şehre yapılan 500 trilyonluk müthiş harcamayla Başbakan bile öğünüyor.


Yeri gelmişken tarihî/mitolojik bir not daha düşelim: Olimpiyatlar, ilk kez M.Ö. Antik Yunanistan’da en büyük Tanrı Zeus onuruna düzenlendi. Olimpos’ta yapılan tapınak ve çeşitli spor müsabakaları ve kutsal oyunlarla süren bu etkinlik 4 yılda bir tekrarlanıyordu. Yapılan bunca yatırımdan ve harcamadan sonra şehir “Olimpiyat Tesisi Mezarlığı”na dönüşmüş durumda. Gelecek nesiller bu tesisleri “TRABZON OLİMPİK HARABELERİ” olarak herhalde hayretle, ibretle seyredeceklerdir. Trabzon’u da Antik sporların ve mitolojik 11 tanrının şehri olarak anacaklardır.


İşte bir medeniyet şehrinin ruhu ancak bu şekilde tedrîcen, hissizleştirilerek, yanlış yöne kanalize ederek, yavaş yavaş yok edilir!


Önce ARENA ve OLİMPOS ayinleri şehrin üzerine bir radyasyon gibi yağdırılır ve şehrin bünyesi bu radyasyonla dolar, şehir halkı da radyasyonla yaşamaya alıştırılır. Ona bağımlı hale getirilir. Zehirletilir. Sonra tedavi için 11 mitolojik tanrının şifa vereceğine inandırılarak her hafta OLİMPOS’a “moral seanslar” için yönlendirilir. Böylece tüm şehir halkı OLİMPOS FUTBOL AYİNLERİ’ne uygun, yatkın ve tutkun hale getirilir.


Şehri Olimpos’tan ve Futbol ayininden kurtarmadıkça bugünü ve geleceğine umutla bakmak mümkün görülmüyor.


Endişemiz: Akyazı yeni ümitlerin değil yeni virüslerin üreyeceği bir kutsal mabet olacağı yönündedir.


Yazımızı antik söylevlerdeki gibi şehir ve şehir halkına seslenerek bitirelim:


“Ey şehir! Ey şehir halkı!


Kendi helâkini elleriyle hazırlayan bir halk olarak tarihe geçmek istemiyorsan şehrine sahip çık!


Senin adına şehrine yapılmak istenen şeylere “hayır” deme hakkın olduğunu da unutma !


Mitolojik mekanlar ve tanrıların büyüsünden kendini kurtar! Seni Olimpos’a davet eden ulaklara ve şehir yöneticilerine itibar etmeme gibi bir onurun olduğunu düşün !


Helâkin ve kurtuluşun neye itibar ettiğine ve neye itiraz ettiğine bağlıdır !”


Eski Roma’da her yerde SPQR yâni “Roma halkı ve Senato” sembolü vardı. Şehrimizin de her yerinde sadece TS var.


Eskimeyen ölçüdür: “Haddini aşan her şey zıddına döner!”


Yanarız şehrin haline ve akıbetine! Sözümüz: Yazdıklarımızın “ruhunu” kavrayabilenlere…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder