22 Haziran 2009 Pazartesi

HERŞEYİ SEN ÖĞRETTİN, SEN !


Yahya DÜZENLİ, 27 Mayıs 2009

“O ki; o yüzden varız” diyerek yakıcı bir aşkla “gaye insan-ufuk peygamber”i bize sen anlattın !
O’na, O’nun sevgilisine bizi sen yönelttin !
O’nun sevgilisinin ashabının ‘kim olduğunu’ senden öğrendik !
Allah Dostlarını sen öğrettin bize !
“Yakıcı bağlılığın” nasıl olduğunu sende gördük !

Seninle doğduk, kendimizi seninle “idrak” ettik, seninle “yaşıyor”uz.
Kim olduğumuzu, kim olmamamız gerektiğini senden öğrendik !
“Nerede olmamız”, “nerede durmamız gerektiği”ni gösterdin !

Kime nefret, kime muhabbet duyacağımızı,
Yüzümüzü nereye dönmemiz gerektiğini sen işaret ettin !,
Yönümüzü “tek istikamet Kâbe, ve tek örnek sahabe” olarak sen gösterdin !
Yolumuzu kırılmaz, sapmaz bir biçimde sen çizdin !
Yerde sürünenlere ‘yaşanmaya değer hayat’ı sen işaret ettin !

“Ya ol! Ya öl!” tavrıyla bizi sen uyardın !
“Ya hep ! Ya hiç!” diyerek bize sen şahsiyet verdin !
Dünya görüşümüzü, medeniyetimizi,
Dinimizi, dilimizi, aslımızı
Hasmımızı, hımsımızı sen bildirdin !
Alışkanlıkları yıktın, ölçüleri diktin karşımıza !

Herşey gerçek yerini, her yanlış doğrusunu sende buldu !

Her şeyi, herşeyi senden öğrendik !
Hayatı, ölümü, öteyi…

BÜYÜK DOĞU’yla “Büyük ve yeni bir dünyanın habercisi!” oldun!

Büyük Doğu’n Büyük Doğum’undu !
Büyük Doğru’ndu !
Büyük Davan,
Büyük Duan,
Büyük Rüyandı !

Bu rüyayla besledin bizi!
Bir ömür rüyanı “çile” ile “ıstırap” ile, “ciğerinden kalemine kan çekerek” kendin tabir ettin !

Teshir etmediğin, tesir etmediğin kimse kaldı mı?
Tesirin kimilerini “budalaca coşturdu”, kimilerini ise “kusturdu !”

“Huzur” ve “hayret”te yaşadın ! Bir an bile “huzur”dan ayrılmadın !
Açılmış olduğun okyanusta hakk-el yakîne kavuştun !
Sen de “aklın ötesinde otağ kuranlar”dan oldun !

Bize “ideal çatısı” altında varolmayı öğrettin !
Kimliğimizi derinleştirdin ! Şuurumuzu, idrakimizi diri tuttun !
Devamlı tahkik’teydin, her şeyin hakikatindeydin !

Mes’uliyet idrakinin ne olduğunu sende gördük:
“Ben ki toz kanatlı bir kelebeğim, minicik gövdeme yüklü kaf dağı
Bir zerreciğim ki arşa gebeyim, dev sancılarımın budur kaynağı !”

Sen ! Sen ! Sen !

Teslim olmanın, fani olmanın, bağlılığın kemâlini sende gördük !

“El yordamıyla başka iklimlerde aradığımız güneşin kendi cebimizde kaybedildiği”ni bize sen gösterdin!

“Kök kurutucuların kendilerini gök kurtarıcı gösterdikleri” bir zamanda “kurtarıcılardan kurtulma”yı sen haykırdın !


Ütopyan vardı ! Dünya Görüşün vardı ! İdeolocyan vardı !
Bunları “Medeniyet tasavvuru” olarak ilk defa sen hatırlattın ve “örgüleştirdin !”

“Benim olmadığım yerde kimse yoktur!”dava ahlakını senden öğrendik !
“Fikirde, sanatta, anlayışta, anlatışta, buluşta, tutuşta, dağıtışta, toplayışta ve nihayet yaşanmaya değer hayatın ölçülerini billurlaştırma işinde dünyanın en büyük adamı olmak isterdim; nefsim için değil de, sırf O’nun ümmetinden en hakîr ferde düşen liyakat payını ve üstünlük derecesini göstermek için…”

Sen ! Sen ! Sen !

“Fikre can çekiştiren bir idrak, irfan, dava, mesele yoksunluğu” karşısında bile; “Ben Allah diyenlerin boyunlarında vebal ! Ben bugünküne mazi, yarınkine istikbal !” diye haykırdın !

İmanı da, fikri de, aksiyonu da sende gördük, senden öğrendik !
“Nurun aynadaki aksi”ni önümüze sen serdin!

Sen ! Sen ! Sen !

“Allah Resul aşkıyla yandım, bittim, kül oldum.
Öyle zayıfladım ki sonunda herkül oldum” diyen sen !

Sen ! Sen ! Sen !

“Ne çıkar bir yola düşmemiş gölgem. Yollar ki Allah’a çıkar, bendedir !” diyen sen !

Sen ! “Küfürden buzdağını titreyen nefesinle erittin!”

Sen! Sen ! Sen !

Fikrin ‘yatağını değiştirdin’! Yeni bir yatak açtın !

Senin önemsediklerini önemsemeyen seni anlayamaz !

Vasiyetinde bize emanetini hatırlıyoruz:
“Allah’ı, Allah dostlarını ve düşmanlarını unutmayınız! Hele düşmanlarını!..Olanca sevgi ve nefretinizi bu iki kutup üzerinde toplayınız! “
Sen mi kimsin?

“Beni de Allah ve Resul aşkının yanık bir örneği ve ardından birtakım sesler bırakmış divanesi olarak arada bir hatırlayınız! “

Biz mi?

“Nasıl muazzam bir enerji karşısında olduğumuzu” bile anlayamayan, “balı kavanozdan yalamaya çalışan” zavallılar !

Seni anlamak “her şeyi anlamak” olacaktır !

Fena alemine geldiğin gün bekâya yürüdün !

Allah’ım ! Bize O’nu ve O’nun sevdiklerini anlamayı nasip et !

Üstad Necip Fazıl’a doğumunun 105. vefatının 26. yıldönümünde rahmet, mağfiret…

Rahmet sana! Bize de şefaat et !

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder