22 Haziran 2009 Pazartesi

"OSMANLI BELGELERİNDE TRABZON"


Yahya DÜZENLİ, 19 Kasım 2008

1461’de Osmanlı ‘ya jeo-stratejik şehir konumuyla katılan Trabzon, bu tarihten başlayarak 462 yıl ‘medeniyet şehri’ olarak, Osmanlı medeniyetini kendi “yerel özellikleri”yle coğrafyasında temsil ve tahkim etti. Belki de Osmanlı şehirleri içerisinde (İstanbul ve birkaç şehir hariç tutulursa) “belgesel tarih” olarak Trabzon kadar 462 yıllık bir şehir medeniyetinin her karesinin “kayıt altına alındığı” bir başka şehir yoktur. Bir şehrin ‘medeniyet şehri’ olabilmesinin gereklerinden birisi de; canlı şahit halinde bütün yürüyüşünün kayıt altına alınması ve geleceğe aktarılmasıdır.

Trabzon’un, XV. Yüzyılda fetihle birlikte nüfus yoğunluğu bakımından oldukça büyük bir sancak/vilayet olarak en ücra köy ve yerleşim yerlerinin tüm envanteriyle (insan, mekân, tarım, sanayi, nüfus, askerlik, vs. vs.) belgelendirildiğini görüyoruz.

Osmanlı’da belgeler “Hazine-i Evrak”tır. Yani altın ve gümüş gibidir. Hatta daha da kıymetli “paha biçilemez” değerdedir. Fatih döneminde kurulan Defterhane-i Humayûn buna örnektir.

Trabzon’la ilgili tutulan önemli defterler olan ;15 ve 16. yüzyıllara ait beş adet Tahrir Defteri (1486, 1515, 1530, 1554 ve 1583), Avarızhane Defterleri, Cizye Defterleri, Ahkâm Defterleri, Şer’iyye Sicilleri ve Salnameler Trabzon’u fetihten bugüne taşıyan, tarihten de öte canlı bir hayat hikayesidir. Bu kayıtlar Trabzon’un gerek iktisat tarihi gerekse de sosyal tarihini en kılcal damarlarına kadar ortaya koyan bilgileri ihtiva etmektedir.

Bu temel defterler de dahil olmak üzere daha birçok belge arşivlerimizde Trabzon’la ilgilenen, Trabzon’a sevdalanan bilim adamlarının, ilgililerin kendilerini keşfetmelerini, açmalarını beklemektedir.

Maalesef Trabzon, tarihî belgelerin zenginliği oranında bu belgelerin bugüne aktarılmasında oldukça tembel şehirlerden birisidir. 210 defterlik devasa Şer’iyye sicillerinin bile kodexi bugüne kadar çıkarılamamıştır. Sadece KTÜ’nün ilgili bölümlerinde öğrencilere verilecek ödev/çalışmalarla bu yapılabilirdi/yapılabilir. Bunun gibi birçok pratikle bu kayıtlar günümüz insanına/ilgililere kazandırılabilirdi/kazandırılabilir. Ancak Trabzon’a olan bağı ‘okuldaki mesai saatlerini geçireceği mekanla sınırlı olan bilim adamlarımız, bu sorumluluğun henüz idrakinde değiller ne yazık ki.

İşin arşiv ve kütüphanelerde araştırma yapma cephesi de ayrı bir meşekkat. Meşakkatten de öte bir zulüm. Arşivlerde veya kütüphanelerde araştırma yapacaklara bizzat yaşadığım, başıma gelenlerden çıkardığım sonuç: Türkiye’de “ha hapishaneye düştünüz, ha da kütüphaneye!”. Adeta bir suçlu muamelesi görürsünüz. Görevliler/ilgililer/yetkililer, oralarda araştırma yapmamanız için her türlü engeli karşınıza dikerler, sıkıntıyı size çektirirler. 8 yıldır Trabzon’la ilgili yaptığım araştırmalardan bu sonucu çıkarıyorum. Gerek arşiv gerekse de kütüphane görevlilerinin son derece rafine, birikimli, bulunduğu yerin önemi ve cazibesini muhataplarına hissettirecek elemanlar olması gerekirken; tam aksine kaba, donuk çehreli, sorulara karşı kayıtsız veya red cevabını verici, hiçbir halde işinizi kolaylaştırmayan kişilerden seçilmesi de oldukça manidardır. Herhalde araştırmacılara denilmek isteniyor ki: Buraya bir daha ayak basma! Başına ne geleceği belli olmaz! Abartıyorum zannedilmesin. Gerek devlet arşivlerinde, gerekse de Milli kütüphane ve Türk tarih kurumu kütüphanesindeki yaşadıklarımdan çıkardıklarım bunlar. Bir örnek: Türk Tarih Kurumu kütüphanesine, bundan birkaç yıl önce İsmail Hacıfettahoğlu ile birlikte Fallmerayer’in “Trabzon İmparatorluğu Tarihi” isimli kitabının daktilo nüshasının giriş bölümünden alıntı yapmak için gittiğimizde kütüphane memuru güç belâ, sararmış, eskimiş daktilo nüshayı masaya önümüze koydu.. Karşımıza da adeta bir gardiyan duruşuyla gayet sert bir edayla geçmesi, kütüphanede mi yoksa nezarethanede mi olduğumuzu bize unutturdu. Ayrıca, ilgili daktilo nüshadan “bazı paragrafları bilgisayarımıza kaydedebilir miyiz?” dediğimizde ise “hayır, yasak!” cevabını aldık. “Ancak kalemle önümüzdeki kağıda kaydedebileceğimiz” emrini aldık(!) ve tabi kalemle bir saatte ne kadar yazılabilirse yazdık. Bunun gibi birçok örneği, yolu Devlet Arşivlerine veya Devlet kütüphanelerinden birisine düşenler mutlaka yaşayabilirler.

Bizzat yaşadığım başka bir örnek: İki yıl önce binbir aracı ve labirentlerden geçerek beş dakikalığına kendisine ulaşabildiğim Trabzon’lu bir Bakan (Bayındırlık ve İskân Bakanı) bile kendi arşivlerinde (Tapu Kadastro Kuyud-ı Kadîme Arşivi) bulunan bir Trabzon Tahrir Defteri’ni incelemek için fotokopilerini istediğimde, emrindeki memuruna irade buyurmaktan aciz olursa, daha doğrusu irade buyurup da memurunun (kendisine veya yanındaki ilgili bürokratlarına) söylediği yalanlara itibar edip, bu defteri ve benzerlerini istifadeye kapatırsa gerisini siz düşünün ! ABD’li Osmanlı tarihçisi H. Lowry’nin 1960’larda her satırını adeta ezberlediği bu defter “yerli”lere kapalı ! Daha birçok örnek sıralamak mümkün…

Onun için ıslah edilmesi gereken kurumların başında arşivlerimiz ve kütüphanelerimiz gelmektedir. İlk yapılması gereken de: Bu kurumların bağlı olduğu Bakanları buraların önemine dair bir beyin yıkama seansına tabi tutmak olmalı. Çünkü 700 yıllık Osmanlı belgelerinin bulunduğu arşivler, bu tip Bakan veya ilgililerin gözünde herhalde ‘hurda kâğıt deposu’ veya ‘çöp ev’ mesabesindedir.

Bırakınız devlet arşivlerini, Trabzon’da İsmail Hakkı Berkmen kütüphanesinin nerede olduğu veya kaç yıl yaşatılabildiği, şimdi nerede olduğunu sormak istiyorum?

Ayrıca Trabzon’un halen aktif kütüphanelerinden olan Trabzon Belediyesine bağlı Boztepe kütüphanesinde kaç kitap olduğu ve üzerinde hangi ciddiyetle durulduğu da sanırım sorgulamaya değer.

Üstad Necip fazıl’ın söylediği gibi: “Haliç’in neresinden bir bardak su alsanız tahlili hep aynı çıkar!” Ha Haliç, ha Devlet kütüphanesi ha Trabzon kütüphaneleri…

Bütün bunlara rağmen, Trabzon’la ilgili Osmanlı belgelerini zaman zaman su yüzüne çıkaran çabalara da şahit oluyoruz. Bu çabaların son günlerde en önemlisi; Trabzon Belediyesi Kültür Yayınları arasında çıkan “Tarihin ayak izleri-Osmanlı Belgelerinde Trabzon” isimli yayındır. Gerek orijinal metin, gerekse transkripsiyon olarak oldukça güzel hazırlanmış olan kitap Sezgin Demircioğlu tarafından şehrimize kazandırılan önemli bir belgesel niteliğinde. Hem Trabzon Belediyesi’ni, hem de kitabı hazırlayan Sezgin Demircioğlu’nu tebrik etmek gerekiyor. Hazırlayanın ifadesiyle; “Belgelerin ve tarihin incelenmesiyle şehrimizin gerçekten önemli olduğunu görüyoruz.” Kitapta milyonlarca Osmanlı belgeleri arasından seçilmiş Trabzon’un sosyal hayat, Belediye hizmetleri, Bayındırlık ve İmar, Eğitim, Kültür ve Basın, Tarım, Sanayi ve Ticaret, Sağlık, Yönetim, Asayiş, Güvenlik, Konsolosluklar ve 1908 Meşrutiyet Meclisinde görev yapmış vekillere dair önemli belgeler seçilip transkripe edilmiş.

Kitabın ilgililerine, sevdalılarına ve ehline ulaşmasını ümid ediyoruz. Çünkü enteresandır, bu tür kitaplar, çoğu zaman ehline ulaşamaz ama alâkasız ne kadar insan varsa onların ofislerinin tozlu, çay lekeli sehpalarının üzerinde çöpe atılmayı beklerler.

Bu kadar güzel bir esere imza atan Trabzon Belediyesi’nin kendi kütüphanelerine gerekli ehemmiyeti vermemesi de bir tezat değil midir?

Bu güzel ve önemli kitaptan seçtiğimiz bazı belgelerden başlıklar halinde örnekler vererek yetinelim:

· “Trabzon’da meskûn Hristiyan ahalinin Paskalya Yortusu’nu emniyet içinde ve rahatlıkla geçirdiklerinin ve padişaha duada bulunduğunun Trabzon valisince bildirildiği (10 Nisan 1904)
· Avusturya ve Bulgar mallarını kullanmamak ve Avusturya vapurlarına yük alıp vermemek üzere Trabzon halkı tarafından alınan boykot kararı (5 Ekim 1908’de Avusturya’nın Bosna-Hersek’i işgal etmesini protesto için) hakkında, Avusturya Trabzon konsolosunun hükümetten bilgi istemesi üzerine verilen cevapta; bu kararın kişisel hürriyet ve serbest ticaret açısından milli hislerle alınmış bir karar olduğu ve medeni ülkelerde sıkça görülen bir durum olduğunun bildirildiği (10 Kasım 1908)
· Medine’de Hazret-i Peygamberin kabrinin bulunduğu Ravza-i Mutahhara’nın hizmetkârlığı görevinin yarısına sahip bulunan Trabzon Emini Hacı İbrahim bin Mustafa vefat ettiğinden boşta kalan hizmetkârlık vazifesinin Hazine saraçlarından Es-Seyyid Derviş Ahmed’e verildiğine dair görevlendirme beratı. (27 Nisan 1778)
· Derici esnafından Hacı Ruşan Ağa Trabzon’da bir deri işleme fabrikası kurmuş olup; memleket sanayisinin gelişmesine katkı sağlayan bu hizmetinden dolayı, fabrikada üretilen köseleden dışarıya ihraç olunacaklardan üç sene müddetle gümrük vergisi alınmaması ve başka kişilerce Trabzon’da aynı cins mal üreten fabrika açılmasına ruhsat verilmemesi hakkında padişah emri çıkarıldığı. (17 Mart 1862)
· Fatih Sultan Mehmed Han evkafından olup yanmış olan Trabzon’daki medrese binasının yeniden inşası için yeterli para bulunamadığından, gereken para Trabzon’da devlete ait bazı arsaların satılarak elde edilen para ile ahalinin zenginleri tarafından verilecek iane yoluyla tamamlanacağının bildirilmesi üzerine padişah tarafından bu hususun uygun bulunduğuna dair çıkan irade. (16 Nisan 1865)
· Trabzon’da yağmurlarla taşıp etrafına zarar veren Debbağhane ve Zağnos derelerinin yataklarının genişletilip ıslah edilmeleri için gerekli olan beş-altı bin liranın Hazineden Trabzon vilayetine gönderilmesine müsaade edilmesi talebi. (14 Nisan 1910)
· Trabzon’da ilim ve fen ile mahalli haberlerden bahsedece Rumca Asır ismiyle bir gazete çıkarmak isteyen Matbaacı Dimitri Serasi’ye ruhsat verilmesinde bir mahzur görülmediği beyanıyla, Sadrazam tarafından padişahın kararının sorulduğu (2 Mayıs 1899)
· Trabzon’da resimli ve haftada üç defa çıkarılmak üzere Feyz ismiyle bir gazete çıkarmak isteyen Silahdarzade Halil Efendi’ye ruhsat verilmiş olup, gereğinin yapılmasının Trabzon vilayetine bildirildiği. (27 Ağustos 1908)
· Trabzon’da Türkçe,Rumca ve Ermenice olarak günlük Posta ismiyle bir gazete çıkarmak isteyen Doktor Alekyoyadi Sümlidi Efendi’ye ruhsat verilmiş olup, gereğinin yapılmasının Trabzon vilayetine bildirildiği. (10 Eylül 1908)
· Trabzon vilayetinde yapılan düğünlerde silah atılmasından dolayı meydana gelen uygunsuzlukların önlenmesi için gerekli tebligatın yeniden yapılmış olduğu (31 Aralık 1892)
· Trabzon’da tarihi ve güzel eserlerden bir çeşme ve muvakkithaneyi tahrip ederek zarar veren Hacı Kadıoğlu Mustafa Efendi yakalanarak mahkemece ceza verilmesi…( 4 Ekim 1894)
· Her sene bahar geldiğinde yaylalara çıkan köy ahalisinin ve yayla yollarının güvenliğinin sağlanması için yaz ayları boyunca güvenlik kuvveti ayrılması hususunda yapılan talep üzerine kırk adet zaptiyenin bu iş için ayrılmasına karar verildiği (1 Ağustos 1894)
· Trabzon-Erzurum yoluna Ermenilerin saldırıda bulunacakları muhtemel görüldüğünden, yol güzergahında bulunan Zigara ile Hamsiköy arasının muhafazası ve Ermenilerin tecavüzünün engellenmesi için süvari askeri gönderilmesinin talep edilmesi üzerine gereğinin yapılmasına dair çkarılan padişah emri. (8 Ekim 1895)
· Trabzon’da çarşı içinde esnaf dükkanlarının hemen hepsinde alenen silah ve mermi satılmakta olduğu haber alındığından, eğer bu haber doğru ise silahların toplanarak bu duruma müsamaha gösterip görmezden gelen zabıta memurları hakkında kanuni işlem yapılmasının Trabzon Valiliği’ne bildirildiği. (13 Mayıs 1906)
· Rus istilası altındayken Trabzon’dan bir hayli tarihi eserin Rusya Eski Eserler Mektebi Müdürü Ospinski vasıtasıyla Rusya’ya nakledildiği bilindiğinden, bu eserlerin geri alınması hususunda durumun sulh hazırlıkları komisyonunca dikkate alınmasına dair Osmanlı Müze Müdürlüğü’nün ikazda bulunduğu. (3 Ağustos 1920) “

Daha birçok özenle seçilmiş belgelerden oluşmuş bu “Osmanlı Belgelerinde Trabzon” kitabı, bizim “medeniyet şehri” olarak ısrarla vurgu yaptığımız Trabzon’un kültür tarihine kazandırılmış güzel bir kitap.

Hem Trabzon Belediye Başkanı’nı, hem de eseri hazırlayanı tekrar tebrik ediyor, diğer ilgililere örnek teşkil etmesini diliyor ve bu tür gün ışığına çıkmayı bekleyen belge-kitapların yenilerini bekliyoruz.

Trabzon’un tarihî sayfaları açıldıkça, bu sayfalar geleceğine de ışık tutulacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder